Çarşamba, Eylül 27, 2006

İstanbul'un yeni arabalı vapurları Boğaz'ı 8 dakikada geçecek

Yapımı İstanbul tersanelerinde gerçekleştirilecek ve Sirkeci-Harem hattı arasını 8 dakikada gidecek 4 yeni arabalı vapurun tanıtımı, Kabataş İskelesi'nde gerçekleştirildi.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, 13 ay sonra hizmete girecek arabalı vapurların tanıtım toplantısında yaptığı açıklamada, vapurların yapımını bir Türk şirketinin üstlendiğini belirterek, "Bu 4 arabalı vapurla yerli üretim için atılan adımın başlangıcını yapıyoruz" dedi.
Türkiye'nin üç tarafı denizlerle çevrili bir ülke olmasına rağmen denizleri arzu edilen boyutta kullanamadığını vurgulayan Topbaş, 234 kilometrelik kıyı şeridi olan bir kentin denizi ciddi boyutta kullanması gerektiğini anlattı.
Günde 600-650 yeni aracın trafiğe çıktığı bir kentte ulaşımın en ciddi problem olduğunu belirten Topbaş, böyle bir kentte deniz ulaşımını kullanmamanın büyük bir eksiklik olduğunu dile getirdi. Topbaş, deniz yoluyla kentte günde 957 bin yolcu taşındığını, göreve geldiklerinden beri deniz ulaşımını kullanım oranının yüzde 300 arttığını vurgulayarak, bu oranı daha da artırmayı hedeflediklerini söyledi.
Kadir Topbaş, 2007 yılında 5 adet deniz otobüsünün ve dünyanın en büyük feribotlarından 2 adedinin de deniz ulaşımına katılacağını bildirdi.
Şehir içi ulaşımın rahatlaması için vapur, otobüs, metro gibi tüm ulaşım hatlarını Akbil'le birbirine entegre ettiklerini belirten Topbaş, bu uygulamayla yıllık 60 milyon YTL maddi kayıpları olduğunu, ancak kentin ulaşımının rahatlaması için bu sistemi uygulamaya koyduklarını dile getirdi.
Topbaş, yeni arabalı vapurların 13 ay sonra hizmete gireceğini vurgulayarak, toplam 42 milyon YTL'ye mal olacak bu 4 vapurun, Sirkeci-Harem arasındaki seferleri 8 dakikada tamamlayacağını bildirdi.
Yeni arabalı vapurlar, 600 yolcu, 80 araç kapasitesine sahip olacak. 12,5 deniz miline kadar sürat yapabilecek olan vapurlarda, dümene ihtiyaç kalmaksızın seri manevra yapabilen dünyanın en iyi pervane sistemi de bulunacak.
İçi modern şekilde dizayn edilecek vapurlarda, engelli yolcuların salona girişi için engelli asansörü, engelli tuvaleti, sağlık odası, bebek bakım odası da yer alacak.

MONA LİSA'NIN SIRRI


Leonardo da Vinci'nin ünlü eseri Mona Lisa'nın esrarengiz gülümsemesinin, yeni doğum yapmış bir annenin gülümseyişi olduğu bildirildi. Kanada ulusal araştırma konseyi uzmanları, Louvre müzesi yönetiminin isteğiyle tabloyu üç boyutlu renkli lazer taramasından geçirerek rapor hazırladı. Araştırma sonunda, Mona Lisa'nın o zamanlar genellikle hamile ya da yeni doğum yapmış kadınların kullandığı çok ince ve saydam bir tülle boynundan aşağısını örttüğü anlaşıldı.
Uzmanlara göre, tablo Mona Lisa'nın ikinci oğlunun doğumuna ithafen yapıldı. Kızılötesi yansıma tekniğini de kullanan araştırmacılar, ayrıca nam-ı diğer Jokond'un saçlarının serbest bırakılmamış olduğunu ve başın arkasında topuz yapılarak toplanmış olduğunu fark etti. Şimdiye kadar Jokond'un saçlarının serbest olduğu düşünülüyordu. Saç topuzu, tarihçileri şaşırttı, zira Rönesans'ın bu tür saç bağlama tarzı 'kötü kızlara mahsustu', oysa Mona Lisa iyi bir aileden geliyordu ve bir ipek tüccarının karısıydı... Da Vinci'nin tablosunda ayrıca hiçbir fırça izi de belirlenemedi. Tabloda çok ince ve yekpare boya tabakası bulunduğu anlaşıldı. Eserde hiçbir parmak izi de tespit edilmedi, oysa bazı uzmanlar, sanatçının tabloyu parmaklarını kullanarak yaptığına inanıyordu. Uzmanlar, tabloda 'da Vinci Şifresi' romanındaki gibi bir esrar bulunmadığını da belirterek, eserin sadece Da Vinci'nin maharetini gözler önüne serdiğini vurguladı.

Pazartesi, Eylül 25, 2006

"EL-CEZİRE TÜRK" GELİYOR

El-Cezire Türkiye temsilcisi Yusuf El-Şerif, El Cezire’nin yakında Türkçe yayına geçebileceğini belirtti.
El-Cezire Türkiye temsilcisi Yusuf El-Şerif El Cezire’nin bir misyonu olduğunu ve tek taraflı habercilikten uzak, karşı tarafın da dinlendiği televizyon gazeteciliğinin yayılmasını istediklerini belirtti. Şu anda dünyada 47 adet bürosu olan el-Cezire şu anda Arapça yayın yapmakla birlikte çok yakında İngilizce daha ileride Türkçe, Urduca, Malezya dillerinden yayın yapacak. CNN ve BBC kanallarının bile bu sayıda bürosu bulunmuyor.
Yusuf el-Şerif Türkiye’nin önemli bir ülke olduğunu Batı ile köprü kurarken en önemli komşularının Türkiye olduğunun altını çizdi. şerif, Türkiye’ye yönelik dublajlı ve altyazılı programlar olabileceğini söyledi.

Pazar, Eylül 24, 2006

Futbol maçında rekor gol sayısı

Kırklareli Bölgesi (B) Gençler Amatör Futbol Ligi'nin ilk haftasında Babaeskispor, Karaağaçspor'u 25-0 yendi. Ligde geçen sezon şampiyon olan Babaeskispor, Babaeski 100. Yıl Stadı'ndaki (B) Gençler Ligi ilk hafta mücadelesinde, rakibi Karağaçspor ile yağmur altında mücadele etti. İlk yarı, Babaeskispor'un 8-0 üstünlüğüyle sona erdi. İkinci yarıda ise Babaeskispor, Karaağaçspor karşısında girdiği her pozisyonu gole çevirerek, ilk yarıdaki skora 17 gol daha ekledi ve karşılaşmadan 25-0 galip ayrıldı.

Kolada bu kez lezzet savaşı var

Kola pazarında kıyasıya bir rekabet yaşanıyor. Özellikle içinde bulunduğumuz Ramazan ayı tüm sektör firmalarının iştahını kabartıyor. Peki markalar tüketicinin iştahını ne kadar kabartıyor? Yapılan araştırmalar çarpıcı sonuçlar içeriyor. Ortaya çıkan en önemli sonuç ise lezzet konusunda kendini gösteriyor. Özellikle Cola Turka'yı deneme amaçlı ilk çıkış zamanlarında satın alan ve lezzet gerekçesiyle ürün tüketiminde isteksiz kalan kitlenin, önemli ölçüde ürüne yöneldiği dikkat çekiyor. Bu kitlenin yüzde 20'lik bir kısmının çeşitli nedenlerle Cola Turka'ya yöneldiği belirtilen araştırmada asıl dikkat çeken nokta lezzet hususunda yaşanıyor. Çünkü Cola Turka'ya yönelen kitlenin yaklaşık yüzde 68'lik kısmı artık Cola Turka'nın lezzet olarakta diğer rakiplerinden olan Coca Cola'yı kesinlikle aratmadığını, Pepsi'nin ise bu lezzetin gerisinde kaldığını belirtiyorlar. Cola Turka içenler ayrıca, ürünün asit miktarındaki denge ve soğuk tüketim halinde oluşan pozitif farka vurgu yapıyorlar. Tüketicilerin dikkatlerini çeken önemli bir nokta ise Cola Turka'nın son logo ve kutu değişikliği ile birlikte bu noktaya gelmiş olması. Araştırmaya katılan tüketicilerin yüzde 48'i, kurumsal kimlikteki logo ve kutu tasarım değişiklikleriyle beraber bu lezzet seviyesinin ortaya çıktığı görüşündeler.

Cumartesi, Eylül 23, 2006

Japonya Güneş gözlem uydusu fırlattı

Ajans, M-V roketi tarafından taşınan uydunun başkent Tokyo'nun 1000 kilometre güneybatısındaki Uchinoura bölgesinden dün gece fırlatıldıktan sonra başarılı bir şekilde dünya yörüngesine oturduğunu belirtti.
JAXA, güneşin manyetik alanını inceleyecek olan uydunun roketten ayrıldığını ve güneş panellerinin açıldığını bildirdi. Japonya'nın ABD ve İngiltere'yle ortaklaşa geliştirdiği 900 kilogram ağırlığındaki SOLAR-B'de güneşin manyetik alanını inceleyecek X-ray, ultraviyole ve optik alet donanımları bulunuyor.

Türkiye, Lübnan'a elektrik ihraç edecek

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) dünkü kurul toplantısında, Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt A.Ş. (TETAŞ) Genel Müdürlüğünün Suriye'ye biryıllığına elektrik ihraç etmesine izin verdi. İhracat yoluyla Suriye'ye verilen elektriğin bu ülkeden de Lübnan'a nakledileceği öğrenildi.
Edindiği bilgiye göre, İsrail'in saldırıları sonucunda altyapısı önemli ölçüde hasar gören Lübnan, Türkiye'den elektrik talebinde bulundu.Lübnan'ın elektrik ihtiyacının bir kısmının karşılanabilmesi için Suriye Arap Cumhuriyeti Elektrik Kurumu (PEGT) Birecik-Halep arasındaki 400 kilovoltluk (KV) iletim hattı vasıtasıyla Türkiye'den elektrik enerjisi ithal etmek istediğini bildirdi.
Konuyla ilgili Türkiye Elektrik İletim A.Ş. (TEİAŞ) ve TETAŞ'ın yaptığı toplantılar sonrasında Ağustos ayı sonunda elektrik enerjisinin miktarı, nakilyöntemi, teslim noktası ve tarifesi gibi konularda niyet protokolü imzalandı.
Bu çerçevede Lübnan'a bir yıllığına yaklaşık 1 milyar 400 kilovatsaat (kWh) elektrik enerjisi ihraç edilecek.TETAŞ'ın önümüzdeki günlerde EPDK'nın verdiği karar doğrultusunda lisansını tadil ederek ihracata başlaması bekleniyor.

İstanbul'da Ramazan Çadırları

Ramazan ayında İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve ilçe ve belde belediyeler çeşitli sosyal ve kültürel etkinlikler düzenleyecekler. Bu etkinliklerden geleneksel hale gelen "Ramazan Çadırları" bu yıl da vatandaşlara iftar saatlerinde hizmet verecek.

Avcılar: Avcılar Meydanı'nda ve Yeşilkent Mahallesinde kuracağı 500'er kişilik iftar çadırlarında Ramazan boyunca her gün iftar yemeği verileceği, iftar yemeklerine katılamayan 2 bin yoksul vatandaşa da gıda yardımı yapılacağı bildirildi. Bu arada Avcılar Meydanı'na kurulan 60'a yakın mini kulübede Avcılar halkının her türlü alış-veriş ihtiyacının karşılandığını belirten yetkililer, Avcılar halkına eski Ramazan nostaljisini yaşatmak amacıyla Ramazan boyunca iftar çadırlarında ve havuz çevresinde çeşitli animasyon gösterilerinin yapılacağı da ifade ettiler.

Bahçelievler: Bahçelievler Belediyesi Ramazan ayında İlçenin beş noktasında iftar çadırları kuruyor. Yenibosna ve Soğanlı'daki dev çadırlarda, her gece etkinlikler yer alacak.

Bakırköy: Kartaltepe Millet Parkı ve Osmaniye Asmalı Konak arkasında kurulacak çadırlarda her gün toplam 2 bin kişiye iftar yemeği verilecek. Ayrıca Belediye, iftar çadırına gidemeyecek durumda olan 5 bin dar gelirliye de tanesi 40 YTL civarında bulunan erzak paketlerini evlerine giderek ya da muhtarlıklar aracılığıyla dağıtacak.

Eminönü: Eminönü Belediyesi, Yeni Cami Meydanı'nda 500 kişinin aynı anda yemek yiyebileceği ve 3 bin kişinin karnını doyurabileceği bir iftar çadırı kuruyor. Her gün 3 bin kişiye dört çeşit sıcak yemek verilecek. Geleneksel yer sofrasının kurulduğu çadırda, Ramazan nostaljisi yaşatılıyor.

Fatih: Fatih Belediyesi bu yıl, Fatih Camii, Karagümrük Meydanı, Sümbül Efendi Camii, Yedikule Zindanları, Mevlanakapı, İskenderpaşa ve Balat'ta kurulan Ramazan Çadırları'nda iftar yemeği sunuyor. İftar yemeği sonrası ise Ramazan çadırları çeşitli kültür etkinliklerine ev sahipliği yapacak.

Gaziosmanpaşa: Temizlik İşleri Şantiyesi, Yunus Emre Mahallesi, Gazi Otobüs Durağı Son Durağı ve Esentepe Mah. Atatürk Bulvarı'ında kurulacak çadırlarda iftar yemöği sonrası çeşitli Ramazan etkinlikleri düzenlecek.

Esenler: Esenler Belediyesi, Birlik Mahallesi'nde bulunan Deprem Parkı'na kurulan 2 bin kişilik Ramazan Çadırı misafirlerini bekliyor.

Eyüp: İstanbul'un manevi mekanlarının başında gelen Eyüp Sultan Türbesi ve Camii, Ramazan ayında ziyaretçi akınına uğruyor. Eyüp belediyesi, camii meydanına kurduğu iftar ve kültür çadırlarıyla ziyaretçileri ağırlıyor. Eyüp belediyesi'nin kurduğu yemek çadırından her gün 5 bin kişiye 3 çeşit sıcak yemek dağıtılıyor.

Kağıthane: Kağıthane Belediyesi Ramazan ayında Çağlayan Kavşağında "Besiad İftar Çadırı", Merkez Mahallesi'nde "Ak Konfeksiyon İftar Çadırı" ve Çeliktepe İETT Garajı'mda "Yörük Konfeksiyon İftar Çadırı"nı kurdu. Kağıthane Belediyesi'nin Ramazan eğlenceleri ise Çeliktepe İETT Garajı düzenlenecek.

Kartal: Kartal Meydanı "Çeçenistan Parkı'nda kurulan dev iftar çadırında her akşam ortalama 1000 kişiye tatlısı ve tuzlusuyla 4 çeşit iftar yemeği ikram edilecektir.

Küçükçekmece: Küçükçekmece Belediyesi, Halkalı Meydanında ve Başakşehir I. Etap yürüyüş yolunda olmak üzere iki adet Ramazan ve Etkinlik çadırı kurdu. Her iki çadırda da teravih namazına müteakip konserler, ramazan meddahı, konferanslar, tiyatrolar, şiir dinletileri, çocuk programları gibi çok çeşitli aktiviteler gerçekleştirilecek ve ruhuna uygun bir ramazan ayı bu senede yine dolu dolu yaşanacak.

Silivri: Ramazan ayında her gün 700 kişiye sıcak yemek imkanı sunacak olan Ramazan çadırında, sosyal, kültürel ve sanatsal etkinlikler de düzenlenecek.

Ümraniye: Ümraniye Belediyesi; İstiklal Mahallesinde Çağrı Düğün Salonu, Kazım Karabekir Mahallesinde Gül Düğün Salonu, Aşağı Dudullu Mahallesinde Umut Düğün Salonu, Yeniçamlıca Mahallesinde Spor Tesisleri, Ihlamurkuyu Mahallesinde Şen Düğün Sarayı olarak belirlenen 5 ayrı noktada iftar yemeği verecektir. Yoğunluğa göre belirlenen düğün salonlarında her akşam toplam 4 çeşit sıcak yemek servisi yapılacak. Maddi imkanları yetersiz, ihtiyaç sahibi ve işinden evine yetişemeyip yolda kalan kişilerin faydalanabileceği bu salonlarda her akşam 3 bin, Ramazan ayı boyunca toplam 90 bin kişi iftar yapacak.

Üsküdar: Üsküdar belediyesi, Marmaray projesi nedeniyle iki yıldır Ramazan çadırı geleneğini Ramazan Vapuru'nda devam ettiriyor. Her akşam 2 bin kişinin bir oturuşta iftar yapabildiği vapurun yanısıra; vapur dışında, Harem'de, Yavuztürk, Sultanmurat, Bahçelievler ve Örnek Mahalleleri'nde olmak üzere toplam 15 bin kişiye iftar verilecek.

Cuma, Eylül 22, 2006

Forbes, ABD'nin en zengin 400'ünü açıkladı/ Listedekilerin en az 1 milyar doları var

Forbes dergisi, ABD'nin en zengişn 400 ismini açıkladı. Listenin zirvesinde yine Microsoft'un kurucusu ve Başkanı Bill Gates, 2'nci sırasında da yatırımcı Warren Buffet bulunurken, 3'üncü sıraya 12 sıra birden yükselen Las Vegas'ın kumarhane ve oteller kralı Sheldon Adelson var. Bu yıl ilk kez listedeki isimlerin tamamı en az 1 milyar dolara sahip.
Forbes'un açıklamasına göre ABD'nin en zengin 400 isminin toplam serveti bu yıl 120 milyar dolar daha artarak 1.25 trilyon dolara fırladı. Gayrimenkul, petrol ve diğer varlıklardaki değer artışı listeye 28 yeni isim sokarken, geçen yılın listesinden 14 kişi bu yıl giremedi.


Listenin ilk 10'u şu isimlerden oluşuyor:
1 William Henry Gates III 53.0
2 Warren Edward Buffett 46.0
3 Sheldon Adelson 20.5
4 Lawrence Joseph Ellison 19.5
5 Paul Gardner Allen 16.0
6 Jim C Walton 15.7
7 Christy Walton ve ailesi 15.6
8 S Robson Walton 15.6
9 Michael Dell 15.5
10 Alice L Walton 15.5

AB fonlarından 2005'te en çok İspanya yararlandı

Avrupa Komisyonu'nun açıkladığı verilere göre, 2005 yılında AB fonlarından en fazla yararlanan ülke İspanya oldu.
AB fonlarından 2005 yılında 14 milyar 800 milyon euro alarak ilk sırada yer alan İspanya'yı, 13 milyar 600 milyon euroyla Fransa, 12 milyar 300 milyon euroyla Almanya, 10 milyar 700 milyon euroyla İtalya ve 8 milyar 700 milyon euroyla İngiltere izledi.
AB'nin yapı ve inşaat fonlarının yüzde 24,4'nü alarak bu fonu en fazla kullanan ülke olan İspanya, AB'nin tarım fonunun da yüzde 13'ünü aldı. Tarım alanında AB'den en fazla yardımı ise yüzde 20'lik payla Fransa aldı.
Bu arada AB'ye katılan 10 ülkeye verilen fonların da 2004 yılında toplam 6 milyar 100 milyon euroyken 2005'te 9 milyar 100 milyon euroya yükseldiği kaydedildi.

Pazartesi, Eylül 18, 2006

Kayserili öğrencilerin zor görevi

Avrupa Okullar Birliği tarafından organize edilen 'kardeş okul projesi' kapsamında Kayseri'nin İncesu ilçesi Tahirinli Köyü İlköğretim Okulu öğrencileri, Almanya'da İslam'ın terör dini olmadığını anlatacak.

Almanya'nın Gissen şehrinde 2007 yılında Clemens-Brentano Avrupa Okulu'nda 17 ülkeden yaklaşık 200 öğrencinin bir araya geleceği ve bir hafta süreyle birlikte yaşayacakları programa, İncesu'nun Tahirinli Köyü İlköğretim Okulu öğrencileri de İslam dininin terörle bağdaşmadığını anlatmak üzere davet edildi. Avrupa Okullar Birliği Başkanı ve Proje Genel Direktörü Hans Kammler, Amerika'da yaşanan 11 Eylül saldırıları ve Irak'taki olayların ardından Avrupa genelinde Müslümanların terörist olduğu yönünde olumsuz bir düşünce oluştuğuna dikkat çekerek, "Biz İslam dininin kesinlikle terörle bağdaşmayacağını biliyor ve Müslüman olan bir kişinin haksız yere adam öldürmeyeceğine inanıyoruz. Avrupa genelinde yaşanan bazı gelişmeler Müslümanların terörist gibi görülmesine neden oldu. Bu izlenimi ve düşünceleri kırma adına her yıl düzenlediğimiz kardeş okul projesine bu yıl Türkiye'den de bir okul davet etme kararı aldık. Yaptığımız incelemeler sonrasında Tahirinli köyü ilköğretim okulunun kriterlere uyduğunu belirledik ve kendilerini 2007 yılında Almanya'da çağırıyoruz" diye konuştu. Tahirinli Köyü İlköğretim Okulu Müdürü Mustafa Sönmez, Türkiye ve Avrupa ülkelerinin de içinde bulunduğu 440 okulun içerisinden yapılan denetimler sonrasında kendilerinin 'kardeş okul projesi'ne katılmaya hak kazandıklarını söyledi. Bir grup heyetin okula gelerek eğitim seviyesi ve çevre şartlarını inceleyerek değerlendirme yaptığını ifade eden Sönmez, "Yapılan değerlendirmede okulumuz Türkiye'yeyi Avrupa'da temsil etmek için Almanya'ya davet edildi. Projeye davet edilmemizin asıl nedeni ise Avrupa'da İslam dinine karşı oluşan olumsuz düşüncelerin yok edilmesi. 2007 yılı içinde öğrenci ve öğretmenlerimizle giderek hem kültür alışverişi yapacağız hem de bir anlamda İslam dinine hizmet edeceğiz. Öğrencilerimiz 17 ülkeden gelecek olan öğrencilerle 10 gün boyunca bir arada kalıp aynı havayı teneffüs edecek. Müslümanların zannedildiği gibi terörist düşünceli insanlar olmadığını yaşantımız ve düşüncelerimizle anlatmaya çalışacağız" dedi. Kardeş okul projesine katılabilmek için finansman sıkıntısı yaşayabileceklerine dikkat çeken Sönmez, bu konuyu da hayırseverlerin desteğiyle aşacaklarına inandıklarını söyledi. Tahirinli Köyü İlköğretim Okulu'ndan 10 öğrenci ve 3 öğretmen kardeş okul projesine katılacak ve 10 gün boyunca Almanya'da kalacak. 17 ayrı ülkeden gelecek yaklaşık 200 öğrenci bir arada olacak ve kültür alışverişiyle birlikte ülkelerin eğitim istemleri hakkında bildiriler sunulacak.

Yakıt pili ile çalışan oto için son adım

ABD'li otomobil firması General Motors (GM), yakıt piliyle çalışan 100 otomobili, 2007 yılı sonbaharında müşterilerine denemeleri için verecek.
GM yönetiminden yapılan açıklamaya göre, hidrojeni enerji kaynağı olarak kullanan pilli otomobiller, firmanın California eyaletiyle Washington ve New York kentlerinde kendi seçeceği ''değişik sürüş tarzlarına sahip'' müşterilere verilecek ve müşterilerin otomobillerle ilgili düşünceleri alınacak. Firmanın Chevrolet markasıyla ürettiği yakıt pilli otomobil, ''crossover'', başka deyişle 4 çeker araç. Yakıt pilinin en az 80 bin kilometre ömrü olacak. Hidrojenli motorların, 2010'a doğru piyasaya sürülmesi bekleniyor. ABD'de, ABD'nin Ford ve Japon Honda firmaları da, yakıt piliyle çalışan modeller üretmişti. Bu modeller de henüz deneme aşamasında. Yakıt pilleri, hidrojenle oksijen arasındaki elektrokimyasal reaksiyon sonucu enerji üretiyor ve bu sırada çevreyi hiç kirletmiyor.

İran'dan dünyanın en gelişmiş topu


İran Deniz Kuvvetleri Komutanı Amiral Seccad Kuçeki, Fars haber ajansına yaptığı açıklamada, ülke savunma uzmanlarının "dünyanın en gelişmiş deniz topunu" ürettiğini söyledi. "Fecr" adı verilen topun benzerlerinin daha önce ABD ve İtalya’da yapıldığını ifade eden Kuçeki, kendi ürettiklerinin daha gelişmiş olduğunu savundu. Amiral Kuçeki, ülke içindeki yüz yerel şirket ve üniversite işbirliğiyle yapılan 76 kalibrelik yeni deniz topunun, hem deniz, hem de hava hedeflerini vurma kapasitesine sahip olduğunu kaydetti.
Kuçeki, denizdeki menzili 19 kilometre olan topun daha önce üretilen "Cevşen" isimli savaş gemisine monte edileceğini ve ileriki günlerde deneneceğini belirti.

Yeni kıyamet tarihi: 21 Aralık 2012

Antik Maya takviminin 1 milyon 872 bin günle sınırlı olduğunu ve bu takvimin süresinin 21 Aralık 2012’de dolacağını savunan çevreler, şimdiden dünyanın sonunun geleceğine inandıkları bu gün için konferanslar düzenleyip birbiri ardına kitaplar çıkarmaya başladı. Bilimsel olarak Güneş’in o gün 26 bin günde bir gerçekleşen bir konuma gelecek olması da bu çevreleri korkuya itiyor. Çünkü Güneş o gün, her yıl olduğu gibi Samanyolu’ndaki Galaktik Ekvator’dan geçecek ancak bu çok nadir görülen bir şekilde 21 Aralık’a, yani gece gündüz eşitliğinin olduğu gün dönümüne rastlayacak. Belçikalı araştırmacı Patrick Geryl, bu durumun, Güneş’in manyetik alanını tersine döndüreceğini ve Güneş’in 20 kat daha ısınmasına neden olacağını öne sürüyor. Geryl’e göre bu, Dünya’nın kendi ekseni etrafındaki dönüşünü de tersine çevirecek ve insanlar oluşan büyük sellerde can verecek.

Cuma, Eylül 15, 2006

Çin'den ucuz otomobil gelmeyecek


Şentürkler Kia Plaza'nın açılışı ve yeni tasarım olan Sorento Force'nin tanıtımı için Bursa'ya gelen Kia Çelik Motor Genel Müdürü Alp Evcimen, Kia'nın 2002 yılından bu yana değişim ve gelişim içerisinde olduğunu belirtti.

ÇİN OTOMOBİLİ KALİTESİZ
Basın mensuplarının sorularını cevaplayan Evcimen, Çin'den gelebilecek ucuz otomobillerin Türkiye'de nasıl bir etki yapacağı sorusu üzerine, "Çin'deki otomobil imalatı henüz Avrupa standartlarına gelmiş değil. Onlar da ithalat yapmak zorundalar. İthalat yapılan bir malın ucuz olması biraz zor. Diğer ürünlerdeki gibi ucuzluk otomobillerde olmayacak. Belki 5 yıl sonra kendilerini geliştirip, tamamen yerli otomobillerini üretebilirler ama teknoloji ilerledikçe, rakipleri de ilerliyor. 2008'den önce Türkiye'ye Çin otomobili giremez" diye konuştu.

VERGİ YÜKÜ ÇOK AĞIR
Türkiye'deki vergi yükünün yüksekliğine dikkati çeken Evcimen, "Bizim ülkemizde de Avrupa'da olduğu gibi ucuz otomobil var. Ancak vergi yükü ve maliyetler fiyatları iki katına çıkartıyor. Ucuz otomobil için Türkiye'de vergiler indirilmeli ve ekonomi düzelmeli" diye konuştu. Evcimen, daha önce Kia'nın yüzde 90 ticari otomobil ürettiğini, şu anda ise yüzde 80 binek otomobil ürettiğini söyledi.

Perşembe, Eylül 14, 2006

İnternetten okul kaydı, 4 bin muhtarı 1,2 milyon YTL’den etti

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 5 ilde pilot uygulama olarak başlatılan ilköğretim okullarına internet üzerinden e-kayıt sistemi, muhtarların ekonomik kayba uğramasına neden oldu.
İkametgâh belgesi ve nüfus cüzdanı sûreti için mühür başına ortalama 2 YTL alan muhtarlar, kaydın internetten yapılması sebebiyle yaklaşık 300 bin öğrenciden 1 milyon 200 bin YTL zarar etti.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu yıl başlattığı uygulama, ilk etapta Ankara, Adana, İstanbul, İzmir ve Eskişehir’de hayata geçirildi. 5 ildeki 109 ilçede görev yapan yaklaşık 4 bin muhtar, kayıt için neredeyse hiç mühür basmadı. İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nden alınan bilgiye göre, Türkiye’nin en büyük ilçelerinden Konak’ta bu yıl 12 bin öğrenci, 1. sınıfa internetten kayıt oldu. 180 muhtarın görev yaptığı ilçede öğrenci velilerinden 9 bin 500’ü, muhtarlıklara uğramadı. İl genelinde 30 bin civarında öğrenci, 1 Haziran-21 Temmuz tarihleri arasında internetten kayıt yaptırdı. Bu öğrenciler de muhtarlığa belge için müracaat etmedi.

Petrol bitecek korkusu yersizmiş

Suudi Arabistan devlet petrol şirketinin (ARAMCO) üst yetkilisi Abdullah Cuma, dünyadaki petrol rezervlerinin sadece yüzde 18'inin kullanıldığını söyledi.
ARAMCO üst düzey yetkilisi Abdullah Cuma, Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütünün (OPEC) Viyana'da devam eden seminerinde yaptığı konuşmada, petrol arzının talebi karşılayamaz noktaya geleceği kaygılarının yersiz olduğunu savundu. Dünyada potansiyel olarak 450 trilyon varil, başka deyişle bugünkü tüketim düzeyini 140 yıl karşılayacak petrol rezervi bulunnduğunu belirten Suudi işadamı, petrol şirketlerini ve devlet adamlarını petrol arama ve çıkartma faaliyetlerine hız vermeye davet etti.
Sondaj ve üretim teknolojisindeki gelişmelerin daha derinlerdeki yataklardan ve daha az fireyle petrol çıkarmayı mümkün kıldığını ifade eden Cuma, gelecek 25 yıl içinde mevcut rezervler dışında 1 trilyon varillik yeni rezervler keşfedebilecek durumda olduğunu öne sürdüğü petrol şirketlerini göreve çağırdı.

İsmail Türüt'ün canlı yayın kazası


Samanyolu TV’de yayınlanan Yeşil Elma programına katılan İsmail Türüt, geçirdiği trajikomik kaza nedeniyle yaralandı ve yüzü gözü kanlar içinde hastaneye kaldırıldı.
Sunucuya sürpriz yapıp içeriye aniden girmek isteyen türkücü, stüdyonun camdan yapılmış kapısını görmeyerek başını çarptı. Çarpmanın ardından kanlar içinde kalan ve hemen hastaneye götürülen Türüt’ün alnına dikiş atıldı. Türüt, hastanedeki müdahalenin ardından tekrar stüdyoya gelerek canlı yayına alnında bandajla katıldı.

Astronotlar uzayda civata kaybetti

Uluslararası Uzay İstasyonuna modülü monte etmek üzere uzay yürüyüşüne çıkan iki astronottan Kanadalı Steve MacLean, Houston'daki kontrol merkezine, termik kalkan üzerindeki bir cıvatanın eksik olduğunu, boşlukta uçan bir şey olup olmadığına baktığını, ancak bir şey görmediğini bildirdi. Houston'daki yetkililer de, bunun üzerine, güneş anteninin dönmesini sağlayan sistemin üzerinde kurulu termik kalkanı örtmesini istediler. NASA televizyonundan bir yorumcu da, kaybolan ikinci cıvatanın güneş anteni rotasyon sistemi veya UUİ içinde bulunduğunu gösteren bir şey görülmediğini belirtti. Atlantis uzay mekiğinin Uluslararası Uzay İstasyonuna (UUİ) yeni modüller eklenmesi için 6,5 saat uzayda kalan astronotlarından Joe Tanner'ın yerleştirmeye çalıştırdığı bir cıvata dün elinden düşerek kaybolmuştu.Uzun ve zorlu çalışması sırasında bir de rondela kaybeden Joe Tanner, rondelanın sorun yaratmayacak bir şekilde uzay boşluğuna doğru gittiğini belirtirken, cıvata ve yayın inşaat iskeletinin içine doğru gitmesinin ileride sorun yaratmasından endişe ettiğini söylemişti.

Tümer 'bunların hepsi salak' dedi


Randers maçı için motive olmaya çalışan Fenerbahçe'de, Zico ile Tümer bir basın toplantısı düzenledi, UEFA Kupası'ndaki hedefler konusunda bilgi verdi. Ancak, toplantının ardından Tümer'in yaptığı açıklama, sarı -lacivertli futbolcuya hiç yakışmadı. Gazetecilerin sorularını beğenmeyen, medya mensuplarını küçümseyen bir ifade kullanan Tümer, açıklamalarının ardından, "Bunların hepsi salak. Kendileriyle dalga geçmemi bile anlamıyorlar" demesi, büyük tepki aldı. Çok top kaybetmesinin nedenlerini soran gazetecilere, "Dünyada top kaybetmeyen oyuncu yok. Gazete sayfaları için önemliyim. malzeme lazım size" diye yanıt veren Tümer, şöyle devam etti: "Takıma zaman gerekeceği gerçek. Kezman, Edu ve Deivid'i maçtan bir gün önce gördüm. Milli Takım'da olduğum için onları ter idmanında gördüm, sonra maça çıktık."

Çarşamba, Eylül 13, 2006

Yeni Türk Lirası değişiyor 200 liralık banknot yolda

Türkiye'nin 20 ay önce tanıştığı Yeni Türk Lirası, 2009'dan sonra değişecek. Merkez Bankası'nın yürüttüğü çalışmalara göre, YTL'den Y ibaresi kaldırılırken, mevcut kağıt ve madeni paralar farklı bir şekle bürünecek. Sahteciliğin önüne geçmek için farklı güvenlik önlemlerinin yer alacağı yeni banknotların ebadı değiştiriliyor. Piyasaya 200 yeni liralık banknot gelirken paraların üzerinde görme özürlüler için kabartmalar ve yeni resimler yer alacak. AB'nin Euro'ya benzediği için şikayet ettiği madeni para da değişime uğruyor. Kalpazanların gözdesi 1 YTL'lerin alaşımı ve ebatları yenileniyor. MB Başkanı Durmuş Yılmaz, banknotların yeni güvenlik önlemleri ile donatılacağını söylüyor. Bazı paraların bilgisayarla bile çoğaltılabildiğini kaydeden Yılmaz’a göre artık kimse fotokopi makinesinde para yapamayacak. Dünyanın birçok ülkesinde paranın sahtesinin yapıldığına dikkat çeken Yılmaz, yeni parayı şöyle tarif etti: “Daha güvenli, daha temiz.”

Türkiye, 1 Ocak 2005'ten itibaren paradan altı sıfır atarak YTL ile tanıştı. 1, 5, 10, 20, 50 ve 100 YTL'lik banknotlar, 1, 5, 10, 25 ve 50 yeni kuruş ile madeni 1 YTL dolaşıma çıktı. Eski TL banknot ve madeni paralar, bir yıllık ortak kullanımdan sonra tedavülden kaldırıldı. TL banknotlar 10 yıl, madeni paralar ise bir yıl boyunca Merkez Bankası ve Ziraat Bankası'nda değiştirilebilecek. Aradan geçen 20 ayı aşkın sürede yeni liranın çabuk yıpranması ve sahteciliğin artması Merkez Bankası'nı harekete geçirdi. YTL'nin devrim sayılabilecek önemli bir değişimi tam yansıtmadığı görüşünde birleşen tasarımcılar da özellikle 50 ve 100 YTL üzerindeki Atatürk portrelerini orijinalinden uzak, silik ve basit bulmuştu. Çareyi YTL'yi değiştirmekte bulan bankaya bağlı Emisyon Genel Müdürlüğü ve Banknot Matbaası Genel Müdürlüğü çalışmalara başladı. Hem kâğıt hem de madeni para değişecek. Ebat, kabartma, Atatürk portresi ve paranın arkasında yer alacak resimlerle ilgili detaylar üzerinde çalışmalar sürdürülüyor. YTL'nin üzerindeki tarihî eser resimlerinin yanına yenileri eklenirken, ‘yeni' ifadesi 2009'da olmayacak. ‘Y'nin atılmasıyla birlikte parada sadece Türk Lirası (TL) ibaresi yer alacak. Görme özürlülerin işini kolaylaştıracak bir yenilik ise yeni paranın üzerinde kabartmalar olacak. Merkez Bankası'nın getireceği diğer bir yenilik ise piyasada bulunan 1, 5, 10, 20, 50 ve 100 YTL'nin yanına 200'lük banknotun eklenmesi olacak.

Salı, Eylül 12, 2006

1 milyon dolarlık Biskrem verdik!

Dünya Kupası'nda adını duyuran Karayipler'deki 30 bin nüfuslu Trinidad Tobago Adası'na geçen yıl 1 milyon dolarlık Biskrem büskivi sattıklarını belirten Ülker İstişare Konseyi Üyesi Metin Yurdagül, Trinidadlıların neredeyse her gün Biskrem yediklerini söyledi. Çeşme yolu üzerindeki Ülker'e ait Örgen Gıda fabrikasında düzenlenen toplantıda konuşan Yurdagül, Ülker Grubu'nun 38 fabrikasından 110'un üzerinde ülkeye ihracat yaptığını, hazır çorba pazarındaki paylarını ise daha da artırmak istediklerini söyledi. 'Murat Bey'e rol yok' Yurdagül, kolestrole karşı yeni çıkardıkları Benecol yoğurdunu da hem kendisinin hem de Ülker Holding Başkanı Murat Ülker'in kullandığını söyledi. Yurdagül, Murat Ülker'in Benecol reklamlarında oynayıp oynamayacağı yönündeki bir soru üzerine de, "Fiyatı çok yüksek. Maliyetini karşılayamadığımız için oynatamıyoruz" şeklinde esprili bir yanıt verdi. Türkiye, 'çorbasever' 3'üncü ülke Ülker ait Örgen fabrikasında dakikada 600 poşet hazır çorba ve 900 küp bulyon üretildiğini belirten Ülker Gıda Grubu Başkanı Mehmet Tütüncü, Türkiye'de kişi başı çorba tüketiminin 15 litre, hazır çorba tüketiminin ise 2.5 litre olduğunu açıkladı. Türkiye'de yüzde 83 ile ev yapımı çorbanın en büyük payı aldığına işaret eden Tütüncü, "Türkiye, toplam çorba tüketiminde Rusya ve Meksika'nın ardından üçüncü sırada yer almakta. Dünyada hazır çorba tüketiminde ise Türkiye 14. sırada bulunuyor. Gelişmiş ülkelerde çalışan kadınların etkisiyle hazır çorba tüketimi daha fazla" şeklinde konuştu. Yüzde 10'u ihraç ediliyor Avrupa'da kuru çorba pazarının 1 milyar 113 milyon euro'yu bulduğunu, Türkiye'de ise 58 milyon 800 bin euro'da kaldığını belirten Tütüncü, Türkiye çorba pazarının 2010'a kadar yüzde 15 büyüyeceği öngördüklerini söyledi. Örgen Gıda Genel Müdürü Bülent Örgen de yıllık cirolarının 50 milyon YTL olduğunu, üretimlerinin yüzde 10'unu ihraç ettiklerini söyledi.

Pazartesi, Eylül 11, 2006

140 bin kişi yeni teknolojiyle buluştu

Dünyanın en büyük ilk on fuarı arasına girmeyi başaran CeBIT Bilişim Eurasia, bu yıl da küresel bir buluşmaya ev sahipliği yaptı. İş, siyaset, bilişim ve medya dünyasını geleceğin iş platformunda buluşturan fuarı 140 bin ziyaretçi gezdi.

19 ülkeden 952 katılımcıyı ağırlayan fuarı bin 804 basın mensubu izledi.

İstanbul Beylikdüzü TÜYAP Fuar Merkezi’nde gerçekleşen ve dün sona eren CeBIT Bilişim, üç ana bölümde toplandı. Şirketlerin bilişim teknolojilerini kullanarak kârlarını nasıl artıracakları 58 forumda, 176 yerli ve yabancı uzman konuşmacı tarafından paylaşıldı. Şirket profesyonelleri, orta ve üst düzey yöneticiler ve yeni girişimcilerin yoğun olarak ziyaret ettiği fuarın katılımcılarının yüzde 60’ı iş dünyası salonlarında yer aldı. Yanlızca işadamlarının ziyaretine açık olan 1, 2 ve 3 numaraları salonlardaki iş dünyası ana bölümünün tamamen sessiz olması, iş görüşmelerinin verimini artırdı. Ayrıca, bu yıl ilk kez ‘özel teşvikli bölge’ oluşturuldu. Hayatı kolaylaştıran ve ticari değeri bulunan yeni 24 ürün aynı salonda sergilendi.

Bilişim olarak 15’incisi, CeBIT Bilişim Eurasia adı altında yedincisi yapılan fırsatlar fuarı, gelecek yıl 2-7 Ekim tarihleri arasında gerçekleşecek. Tarih değişikliği hakkında bilgi veren Hifaş Genel Müdürü Şafak Alpay, Uluslararası Tüketici Elektroniği Fuarı (IFA) ile çakışmasından dolayı böyle bir değişikliğe gidildiğini kaydetti.

Fuar, 900’ün üzerindeki katılımcının yanı sıra vatandaşlardan da büyük ilgi gördü. Özellikle hafta sonu ziyaretçiler Beylikdüzü TÜYAP Fuar salonlarını doldurdu. Stantları tek tek gezen vatandaşlar, firmalar tarafından dağıtılan broşürleri, promosyonları, poşetleri topladı. Yenilikler hakkında yakından bilgi alma fırsatı bulan birçok kişi, ücretsiz verilen tanıtım ürünlerine büyük ilgi gösterdi.

ADSL, 2007'de 10 kat hızlı

Türk Telekom şu anda üst limiti 2 Mbit olan ADSL (hızlı internet erişimi) bağlantı hızını önümüzdeki yıl yapacağı fiberoptik kablo yatırımının ardından 20 Mbit seviyesine çıkarmaya hazırlanıyor.
Türk Telekom Genel Müdürü Paul Doany, ADSL bağlantısı için kullanılan mevcut bakır kabloların 2 Mbit bağlantı hızına imkân verdiğini, bundan fazla hız kapasitesinde ADSL'nin verimli çalışmadığını hatırlatarak, önümüzdeki yıl yapacakları fiberoptik kablo yatırımının ardından, 20 Mbit hız seviyesine ulaşılacağını açıkladı.

Paralel hat geliyor
Doany, yapacakları yatırımın öncelikle büyük şehirlerden başlayacağını ardından da 2007 yılı sonunda tüm Türkiye'yi kapsayacağını bildirdi. ADSL için kullanılan eski bakır kabloları söküp fiberoptik kablo ile değiştirmenin hem hizmetin aksaması hem de maliyet yüksekliği nedeniyle tercih edilmeyeceğini söyleyen Paul Doany, bunun için bakır hatta pararel fiberoptik kablo yatırımı yapılacağını sözlerine ekledi.


Türk Telekom olarak sokaklardaki telefon kutularına kadar fiberoptik kablo yatırımını yapacaklarını söyleyen Doany, bundan sonrasını anlaşacakları özel şirketlere devredeceklerini açıkladı.
Bu yöntemle Telekom, sokaklara kadar 20 Mbit için altyapıyı kurup, pazarlamasını özel şirketlere devretmiş olacak. Özel şirketler de sokaktaki kutulardan evlere kadar yeni bir bakır hat kuracak ve fiberoptik, bakır ile sonlandırılarak 20 Mbit hız kapasitesi yakanalacak.
Fiberoptik kabloların kullanılma gerekçesi ise, mesafe arttıkça bakırda hız kaybı yaşanıyor olması ve verimli internet erişiminin sağlanamaması. Fiberoptik kablo sayesinde veri kaybı ortadan kalkıyor ve 20 Mbit hatta daha hızlı erişim sağlanabiliyor. Doany, 20 Mbit hızın tarifeleriyle ilgili olarak ise şu aşamada bir açıklama yapmadı.

Bütün araçlara 'çip' takılacak

Çiplerin, taşıt sahibine ortalama maliyeti 10 dolar civarında olacak. Gelir İdaresi Başkanlığı, akaryakıt pompalarındaki yazarkasa uygulamasının ardından, taşıt tanıma sistemini de yeni yılda devreye sokacak. Halen üzerinde çalışılan sistem ile her motorlu taşıta plaka ve taşıt sahibinin kimlik bilgilerinin yer alacağı çip takılacak. Bu çip sayesinde, taşıt, benzin pompasının önüne geldiğinde, sistem hemen araç bilgilerini hafızaya yükleyecek. Akaryakıt alımının ardından da sistem, yazarkasa fişini verecek.

İSTASYONLAR MALİ MODA GİRDİ
Öte yandan pompalara yazarkasa uygulamasında şu ana kadar 10 bin 117 istasyon ile sözleşme yapıldı. Bunların 4 bin 500 kadarını, ikinci partide yazarkasa uygulamasına geçirilen istasyonlar oluşturdu. Çok büyük bölümü ilk partide sisteme girenler olmak üzere 7 bin 382 istasyonda pompalara yazarkasa takma işlemi tamamlanırken, bu istasyonlardan 6 bin 606'sı da bugüne kadar 'mali moda' girdi.

Pazar, Eylül 10, 2006

TV'lerdeki yeni para tuzağına dikkat

Son günlerde özellikle yerel televizyonlanda dönen dolapları, Türkiye gazetesi yazarı Enver Seyidoğlu yazdı. TV’de para tuzakları!.. Son zamanlarda, özellikle bazı bölgesel TV kanallarının gece yayınları dikkâtinizi çekiyor mu?.. Her birinde sürekli değişen ve hiç susmadan abuk sabuk konuşmaya yönlendirilmiş ve kurulmuş bir sürü genç bayan sunucu. Her gece farklı bir kanalda telefon bağlantısı kurulması şartıyla para ödüllü -güya- yarışma programları. Kimi geceler bir resmin içinde ‘yok kaç adet üçgen var’, bir başka kanalda ve gene aynı saâtlerde gene bir başka sunucu ve bir başka resim, ‘yok içinde kaç adet kare var?’ türünden yarışma programları. İşiniz yoksa saatler boyu ayıklayın pirincin taşını. Olmazsa da rüyanızda kâbus şeklinde sayarsınız kareleri ya da üçgenleri. Efendim, o resmin içinde kaç adet kare ya da üçgen olduğunu tespit ettiyseniz sıra gelir telefonla ekrandaki numarayı çevirmeye. Çevir Allah çevir, bir türlü canlı yayına ulaşamazsınız çünkü sunucunun yönlendirmesi şudur, ne kadar çok çevirirseniz şansınız o kadar artacaktır. Çevirdiğiniz telefonun öbür ucundaysa ses kaydı önceden alınmış bir bayan var. Size basit bir soru sorar ve çok seri bir şekilde bir tuşa basmanızı ister ama sonuç, ne kadar seri olursanız olun başarısızdır. Dijital ses tekrar devrededir “Sorumuza en hızlı cevap verenler arasında daha fazla ara, şansını arttır.” Bir araştırma yapıyorum ve görüyorum ki, bu telefon tuzaklarına kapılıp da telefon faturasına bu yüzden en az elli YTL yansıyan nice insan kümesi var. Telefonla yayına ulaştınız diyelim -ki bu arada telefon faturanıza kim bilir kaç para yazdı- doğru rakamı ya da cevabı söylemeniz gerekli. Tabii ki uzun aramalardan ve turlardan sonra hâliyle cevabı ancak bir kişi biliyor ve kazandığı para sadece üç yüz YTL civarında. Son aşama ise bu kişi üzerine odaklanıyor. Yedi soru var ve beş tanesini bilmeniz gerekli. Sunucu yardım etmesine rağmen size verilen kırk beş saniyede cevapları bilmeniz ise neredeyse imkânsıza yakın. Bilmiş olursanız yedi bin YTL’in sahibi oluyorsunuz ki bugüne kadar kazananına rastlamadım. Bugünlerde de üçgenler kareler yerine kelime türetmeler peyda oldu, aman dikkâtli olun!..

M. Schumacher kazandı ve bıraktı

Formula 1'in en eski ve en hızlı pisti Monza'da zafer Michael Schumacher'in oldu, Fernando Alonso finiş göremedi. 37 yaşındaki Alman pilot bitime üç yarış kala Alonso ile puan farkını ikiye düşürdü, Ferrari markalarda liderliğe yükseldi. Schumacher, İtalya GP'sinden sonra yaptığı açıklamada Monza'da son kez yarıştığını ve sezon sonunda Formula 1'i bırakacağını söyledi. 37 yaşındaki Alman pilot "artık son üç yarışa konsantre olacağım. Son sezonumu şampiyon olarak bitirmek istiyorum. Motorsporları 30 yıl boyunca bana çok şey verdi" dedi. Kariyerinin 90'ıncı F1 yarışını kazanan Michael Schumacher ikinci sırada start aldığı İtalya GP'sinde ilk pit stoplar sonunda liderliğe yükseldi. Avantajını bitime kadar koruyan Ferrari pilotu bu yıl altıncı, Monza'da ise beşinci kez zafere ulaştı. Yeni sezonda Felipe Massa'nın Ferrari'deki partneri olacağı açıklanan McLaren pilotu Kimi Raikkonen pole position'da başladığı mücadeleyi ikinci sırada bitirdi. BMW Sauber'in çaylak pilotu Robert Kubica henüz üçüncü F1 grand prix'sinde üçüncü olarak podyuma çıkma başarısını gösterdi. Monza'ya Schumacher'in 12 puan önünde gelen Renault sürücüsü Fernando Alonso 10'uncu sırada başladığı yarışta finiş göremedi. Sıralamada Felipe Massa'yı engellediği için grid'de beş sıra geriye düşürülen İspayol pilot üçüncü sıraya kadar yükseldi ancak bitime 10 tur kala motoru patlayınca yarışa nokta koydu. Formula 1'de sezonun tamamlanmasına üç yarış kala Alonso ile Schumacher arasındaki puan farkı ikiye düştü. İtalya'da sadece Giancarlo Fisichella'nın dördüncülüğü ile dört puan alan Renault markalarda liderliği Ferrari'ye kaptırdı. Honda pilotlarından Jenson Button beşinci ve Rubens Barrichello altıncı sırayı aldı. Toyota'dan Jarno Trulli yedinci, BMW Sauber'den Nick Heidfeld sekizinci olarak Monza'dan puan çıkarmayı başardı.

Cumartesi, Eylül 09, 2006

İnsan Gözü Kaç Megapixel???

Günlük hayatta "vay be, adamın cep telefonunun kamerası 2.0 mp" ya da bende bi makina var "12 MP" gibi sözler duyarız ve "vay be, teknoloji nerelere kadar geldi" deriz. Hatta bazen "ya bu kamera benim gözümle gördüğümden de net çıkarıyor görüntüleri" falan bile deme cüretinde bulunuruz. İşin aslını yapılan araştırmalar gösteriyor ve bakın teknoloji hala ne kadar aciz; ne kadar basit ve kainata kıyasla ne kadar geride kalmış.Açıklamayı size çeviriyorum:Gözümüz tek bir taslak üzerinde kurgulanmış anlık çekimleri yakalayan bir fotoğraf makinası değildir. Daha çok bir video silsilesine benzemektedir. Gözümüz, küçük açılarla, anlık hareket eder ve etrafımızdaki detayları beyne yansıtmak için sürekli kendisini günceller. Ayrıca iki tane gözümüz vardır ve beynimiz, çözünürlüğü daha da arttırmak için her iki gözden gelen sinyalleri toplamaktadır. Daha fazla bilgi toplamak için de haliyle gözümüzü, gördüğümüz şeyin etrafında hareket ettiririz. Bu nedenlerden dolayı, göz ve beyin birlikteliği, retinadaki fotoalıcıların sayıca fazlalığı sayesinde,bir makinada olabileceğinden çok daha yüksek çözünürlükte veriler elde etmemizi sağlar. Aşağıda verilen eşdeğer megapiksel değerler, insan gözünün bir manzarayı ne kadar netlikte gördüğünü açıklayan bilimsel bir detaydır.Yukarıdaki insan gözünün çözünürlüğünü sağlamaya neden olan veriler ışığında,şimdi önce küçük bir örnekle başlayalım: Şimdi önünüzde 90'a 90 derecelik açıda (gözümüzün açıları yani) bir görüntünün olduğunu farzedelim, aynen pencereden dışarıdaki bir manzarayı seyredermiş gibi. Bu durumda piksel sayıları ortalama bir göz için:90 derece * 60 arc-dakika/derece * 1/0.3 * 90 * 60 * 1/0.3 = 324,000,000 pixels (324 megapiksel) olur.Gerçekte her an bu kadar çok çözünürlük elde etmiyoruz, ama gözümüz bir manzarada istediğiniz tüm detayları görmenize olanak sağlamak için sürekli istediğiniz detayın etrafında hareket eder. Ama insan gözü, bu açıdan çok daha fazla bir açı görür ki bu da 180 dereceye yakındır.Biraz küçük düşünüp 120 derecelik bir açıyla bakabildiğimizi varsayacak olsak bile:120 * 120 * 60 * 60 / (0.3 * 0.3) = 576 megapiksel verisini elde ederiz.İnsan gözünün görebileceği gerçek açı değeri şüphesiz ki çoook daha fazla çözünürlüğe tekabul eder. Bu yapıdaki (çözünürlükteki) bir veriyi kaydetmek içinse, çok fazla alana kayıt imkanı sağlayabilecek kadar gelişmiş bir kamera olması lazım.Şimdi teorik bilgiyi bir kenara bırakıp , sözün özünü aktaracak olursak, pencere gibi sınırları olan bir alandan dışarıya baktığınızda gördüğünüz manzara, beyninizde 324 megapiksele eşdeğer olarak yer alıyor. Eğer görüntünüzü engelleyecek bir maniniz yoksa, 576 MP. Şimdi kameralardaki özellikler benim GÖZÜMDE solda sıfır kaldı vallahi. Aman bu yazıyı okumaya çalışırken gözünüze zeval gelmesin. Megapiksel ayarlarınız bozulmasın

İnternet Explorer da giriş sayfası değişmiyor diyenler

Ana sayfanızı değiştiremiyor musunuz?
Başlat / Çalıştır / Regedit / HKEY_CURRENT_USER / Software / Microsoft / Internet Explorer / Main anahtarında bulunan adresi değiştirin.
yada,

HKEY_CURRENT_USER \ SOFTWARE \ Policies \ Microsoft \ Internet Explorer \ Control Panel
Dizinini takip ederek git. Yan Tarafta Bulunan Homepage’e sağ tıklayıp Değiştir i seç “1″ olan değeri “0″ olarak değiştir.

yada,
Başlat / çalıştır
gpedit.msc
kullanıcı yapılandırması
Windows ayarları
internet Explorer bakımı
url ler
önemli url ler
burada 1. seçenek ana sayfanız olmasını istediğiniz url yi yazıyorsunuz arkadaşlar.

Playstation 3, Mart'a kaldı

Japon elektronik devi Sony, uzun süredir beklenen Playstation 3 (PS3) oyun konsolunun Avrupa ülkelerinde satışa sunulmasını Mart 2007'ye erteledi.Sony'nin bilgisayar oyun bölümü başkanı Ken Kutaragi, Playstation 3'ün Avrupa'da kasım yerine martta piyasaya çıkacağını belirterek, Japonya ve ABD'de ise yeni oyun konsolunun öngörüldüğü gibi kasımda satışa çıkacağını kaydetti.Kutaragi, Avrupa'daki gecikmenin nedenini yeni bir teknoloji olan yüksek çözünürlüklü Blu-ray DVD okuyucusunun üretimindeki sıkıntılardan kaynaklandığını belirtti.Sony, yılbaşından önce iki milyon, marta kadar da altı milyon Playstation 3 oyun konsolu üretmeyi planlıyor.PS3'ün Avrupa'da piyasaya çıkmasının gecikmesiyle Sony, ticari anlamda büyük öneme sahip Noel dönemini kaçırarak, rakibi Microsoft'a, XBox 360 oyun konsolu ile Avrupa'nın yanı sıra Rusya, Avustralya ve Afrika'da bu rekabette öne geçmesi için yeni bir şans vermiş oluyor.

İngiliz'den helal çikolata şirinliği

İngiltere hep İslam düşmanlığı ile tanındı. İş para kazanmaya gelince, Müslümanlar'a şirin görünmek için her şey yapılıyor. Tesco marketler zinciri, "helal çikolata" yaptı.
İngiltere'nin sermaye sahipleri, iş para kazanmaya gelince farklı hareket ediyor. Tesco marketler zinciri, 'helal' çikolata üretti. İngiliz süpermarketler zinciri Tesco'nun bu hareketinde yaklaşan Ramazan ayının etkisi olduğu belirtiliyor. Tesco'nun bu amaçla seçtiği şirket, İslamî kurallara uygun gıda ürünleri üreten ve pazarlayan Ummah Gıda adlı şirket oldu. Aslında, "helal çikolata" Tesco'nun bu alanda attığı ilk adım değil. Süpermarket raflarında çok sayıda 'helal ürün' damgalı ürün bulunuyor. Ummah Gıda şirketinin Genel Müdürü Halid Şerif, BBC'nin sorularını yanıtladı. 'Helal' malzemeler kullanılarak üretilen çikolataların, piyasada satılmakta olan diğer ürünler kadar lezzetli olduğunu söyledi. Şerif'e göre, genç Müslümanlar, satın aldıkları ürünlerin İslamî kurallara uygun olması konusunda oldukça titiz davranıyorlar.

UEFA'dan Cimbom'a müjde

Avrupa Şampiyonlar Ligi’nde dağıtılan para miktarına yüzde 23 zam yapıldı. G.Saray, grubunu sıfır puanla tamamlasa bile, reklam ve TV gelirleri hariç, 4.4 milyon Euro garanti para alacak. İçindi bulunduğu ekonomik krizden kurtulma yolunda dev adımlar atan Galatasaray’a bir sevindirici haber de UEFA’dan geldi. UEFA, Avrupa Şampiyonlar Ligi’nde bu sene dağıtacağı ödül miktarına yüzde 23 zam yaparak, 610 milyon Euro’dan 750 milyon Euro’ya çıkardı. Bu düzenleme doğrultusunda, aralarında Galatasaray’ın da bulunduğu Şampiyonlar Ligi’nde gruplara kalan kulüplerin UEFA’dan alacağı garanti para miktarı 4.4 milyon Euro’ya (8.36 milyon YTL) yükseldi. İlk 32’de yer alan bu takımlar, ayak bastı parası olarak 2 milyon Euro’yu kasalarına koyarlarken, çıkacakları her maç için 400 biner Euro (6 maç için 2 milyon 400 bin Euro) alacaklar. Ayrıca, kazandıkları maç başına 600 bin Euro, beraberliklerde ise 300 bin Euro ödül kazanacaklar. Şampiyonlar Ligi grup müsabakaları sonunda gruplarında ilk iki sıraya giren kulüpler, son 16’ya kalma ödülü olarak, 2.2 milyon Euro kazanacak. Çeyrek finale kalanlar 2.5 milyon Euro, yarı finalistler 3 milyon Euro, şampiyon takım 7 milyon Euro, ikinci olan ise 4 milyon Euro alacak. Şampiyonlar Ligi şampiyonu olacak takımın, kasasına koyacağı para miktarı ise reklam ve TV gelirleri hariç, yaklaşık 22.7 milyon Euro’yu bulacak.

Microsoft, iPod’a savaş açtı, müzikseverler kârlı çıktı

Dünyanın en büyük müzik şirketlerinden biri olan Universal'ın bünyesindeki birçok ünlü sanatçının şarkı ve kliplerini spralfrog.com adresinden bedava dolaşıma sunmasının altından Microsoft-Apple rekabeti çıktı. Müzik piyasasını sarsan bu uygulamanın ardında Microsoft'un olduğu ve dijital müzik piyasasının %80'ini elinde tutan Apple Computer'ın iPod'una karşı açılmış bir savaş olduğu söyleniyor.
Bu yıl sonunda Amerika ve Kanada’da, tahminlere göre 2008’den itibaren ise Türkiye’de internetten müzik indirmek bedava olacak. Buna göre internet kullanıcıları istedikleri müziği ve klibi bilgisayarlarına indirebilecek, internete bağlı değilken de dinleyebilecekler. Ancak bu dosyaları CD’ye aktaramayacaklar. Yine, müzik transferi sadece Microsoft Windows yazılımı kullanan media-player’lara yapılabilecek. Yani dijital müzik piyasasının yüzde 85’ini elinde bulunduran Apple Computer’ın Macintosh bilgisayarlarıyla ya da iPod’larıyla internetten müzik indirmek mümkün olmayacak.

Cuma, Eylül 08, 2006

Sinemaseverler için yararlı internet siteleri

www.sineport.com
http://www.film.gen.tr
www.beyazperde.com
www.sinema.gen.tr
www.sadibey.com
www.kameraarkasi.org
www.showtvnet.com/sinema
sinema.mynet.com
sinema.superonline.com
www.maksimum.com/sinema
www.kanald.com.tr/sinema
www.e-kolay.net/sinema
http://www.ntvmsnbc.com/news/SINE_front.asp
http://www.ntvmsnbc.com/news/FILM_front.asp
www.biletix.com/sinema
www.sinemadefteri.com
www.sinematurk.com
http://www.imdb.com/ (ABD)
www.digiturk.tv
http://www.klaket.com/

Gösterime çıkmış ya da çıkacak olan yabancı filmlerin yüksek çözünürlüklü fragmanlarını izleyebilmek için

www.apple.com/trailers(Aynı siteden bilgisayarınıza QuickTime programının en son sürümünü yüklemeniz gerekecektir)

Mevlana için 10 dilde 10 bin afiş


Mevlana'nın 733. Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenlerinin, bu yıl ilk kez 1-17 Aralık tarihleri arasında yapılacağı, törenler için 10 dilde, 10 bin afiş bastırıldığı bildirildi. Konya İl Kültür ve Turizm Müdürü Abdüssettar Yarar, Mevlana'nın 733. Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri için hazırlıkların sürdüğünü söyledi.
Törenlere yönelik hazırlıklar için Mevlana Müzesi bahçesinde yer oluşturduklarını belirten Yarar, ''Mevlana Müzesi bahçesindeki Çelebi Evi'ni yeniden düzenledik. Yıllardır boş duran evde bakım ve onarım çalışmaları yaparak, Mevlana etkinliklerinin organizasyonuna tahsis ettik. Artık bütün çalışmalar buradan yapılacak'' dedi.
Bu yıl törenlerin ilk kez 18 güne çıkarılarak 1-17 Aralık tarihleri arasında yapılacağını bildiren Yarar, şunları kaydetti:
''Hazırlıklar kapsamında törenlerin ülke içi ve yurtdışında tanıtımının yapılması için 10 ana dilde, 10 bin broşür bastırdık. Türkçe, İngilizce, Almanca, Fransızca, Arapça, Farsça, Japonca, İspanyolca, İtalyanca ve Rusça olarak bastırdığımız afişleri, 35 ülkeye göndereceğiz. Mevlevihanelerin bulunduğu ülkelere öncelik veriyoruz.''
Yarar, afişlerin bugünden itibaren kargolar aracılığıyla bu ülkelere gönderilmeye başlandığını belirterek, ''Önce büyükelçiliklere gidecek. Büyükelçiliklerden de ülkelerin belirli bölgelerinde, halkın en iyi şekilde görebileceği yerlere asılmaları sağlanacak. Bu yıl etkinlikler çok renkli olacak'' dedi.
Yurtiçinde de bütün il kültür ve turizm müdürlükleri ile birçok seyahat acenteleri, garlar, turizm firmaları ve otellere afişlerin asılarak, törenlere bir nevi çağrı yapılacağını ifade eden Yarar, 1 Aralıkta başlayacak törenlerin, Konya ve Türkiye'nin tanıtımına büyük katkı sağlayacağını sözlerine ekledi.

Yeni neslin IQ'su yüksek

Son günlerde indigo çocuklar kavramı ile çok sık karşılaşır olduk. Her çağda, nesiller arasında farklılıklar olması gayet doğaldı, ancak geçtiğimiz on yıl içerisinde dünyadaki büyük değişim sonucunda bu fark daha da belirginleşti.
Geçmişte, çocuklar dünyaya anne ve babalarının penceresinden bakar, çevrelerini ona göre yorumlarlardı. Doğrulara ve yanlışlara büyükler karar verirdi. Çocuklara itaat etmekten başka seçim bırakılmazdı. Oysa, günümüzde 5-6 yaşındaki çocuklar bile kendi odalarındaki internet aracılığı ile diledikleri siteye, diledikleri içeriğe kendi başlarına kolayca erişebiliyor. Bunun sonucunda, beyinleri ve algılama sistemleri daha farklı çalışıyor.
Cep telefonu ve internet aracılığı ile dijital her türlü malzemenin transferi giderek kolaylaştığı için, gençler yazı, resim, film ve müzik dosyalarını kolaylıkla paylaşabiliyor. Bilgileri kafalarda saklamaya gerek kalmıyor. Bunun sonucunda ezberlemeye dayalı eğitim sistemi de dönüşmeye başlıyor. Artık nehirlerin, başkentlerin, dağların isimlerini hafızaya kaydetmek gerekmiyor. Google çağında, bilgiyi depolamak değil yorumlayabilmek önem kazanıyor. Modern eğitim, dünyayı anlayabilmek için "neŞ" sorusu yerine "nasılŞ" sorusunu sormayı tercih ediyor.
Mouse ile doğanlar
Ünlü marka danışmanı Martin Lindstrom'un "ellerinde bilgisayar mouse ile doğan ve dünyaya bilgisayar ekranından bakan çocuklar" şeklinde tanımladığı bu yeni nesil, geçmişe göre IQ testlerinde de daha yüksek sonuçlar alıyor.
FT Weekend'de yayınlanan bir incelemeye göre, son yıllarda zeka testlerinin skorlarında önemli bir artış söz konusu. 1980'lerde dünyanın her yerinde IQ sonuçlarının her on yılda yaklaşık 3 puan arttığını ortaya koyan James Flynn, bu artışı üç unsura bağlıyor. Yeni Zelanda'daki University of Otago'nun profesörlerinden James Flynn, testlerdeki gelişmeyi öncelikle insanların dünyaya daha bilimsel bir gözle bakmasına bağlıyor. İkinci nedeni, ailelerin küçülmesi ve bunun sonucunda ebeveynlerin çocuklarla daha fazla zaman geçirmesi olarak tanımlıyor. Üçüncü unsurun ise beyini çalışmaya zorlayan eğlence araçları, özellikle bilgisayar oyunları, olduğunu öne sürüyor.

Perşembe, Eylül 07, 2006

Timsahlar onu unutmayacak


Avustralya'nın kuzey kıyılarındaki Douglas Limanı açıklarında dalış yaparken hayatını kaybeden Irwin evli ve iki çocuk babasıydı. Irwin belgesel çekimlerinin yanısıra Queensland'daki hayvanat bahçesinin de yöneticiliğini yapıyordu. Steve Irwin özellikle timsah belgeselleri ile hem Avustralya'da hem de dünyada ünlenmişti

İklim değişikliği Avrupada hasatalık yaptı

İklim değişimi yüzünden Avrupa'da normalde görülmeyen hastalıkların ortaya çıkmaya başladığı bildirildi. İngiltere'deki East Anglia Üniversitesi profesörü Paul Hunter, Bilim Festivali konferansında yaptığı konuşmada, "Sellere ve kuraklığa neden olan değişken hava, bulaşıcı hastalıkların tekerrüründe de değişikliklere yol açacak" dedi.
Hunter, ABD'nin körfez eyaletlerinde görülen bir deniz organizmasının neden olduğu "Vibrio Vulnificus" adlı hastalığın, Baltık denizine giren 3 kişide görüldüğünü belirterek, Danimarka'da da bir kişinin bu hastalıktan öldüğünü bildirdi.
İtalya sahillerindeki halkın da "Ostreopsis ovata" adlı organizmanın bulaşması tehlikesiyle karşı karşıya olduğu, ısınan deniz suları sayesinde bu organizmanın habitatını genişlettiği belirtildi. Hunter, 100 kadar tatilcinin ishal, deride kırmızı noktalar ve ateş gibi belirtilerle hastaneye kaldırıldığını söyledi.
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi'nin de son yıllarda, daha önce herhangi bir sorunun olmadığı yerlerde ortaya çıktığına dikkat çekildi. Hunter, bunun yazların daha sıcak olmasından ziyade, kışların eskisi kadar soğuk olmamasından kaynaklandığını belirtti. Hunter, bulaşıcı hastalıkların iklim değişiklikleri yüzünden değişime uğradığı yönünde çok açık işaretler bulunduğunu kaydetti.

Çarşamba, Eylül 06, 2006

Erkekler 3 Kadınlar 4 ayda bir verebiliyor

Kızılay Kan Merkezi Müdürü Dr. Salim Canoğulları, sağlıklı erkeklerin 3 ayda, bayanların ise 4 ayda bir kez kan verebileceklerini belirterek, “Kan vermek vücutta yeni kan hücrelerinin oluşmasını sağlar, kişiye canlılık verir.” dedi.
Normal bir insanda 5 litre kan bulunduğunu hatırlatan Canoğulları, tansiyon ve şekeri normal seviyeye gelmiş hastaların da kan verebileceklerini kaydetti. Kanın yapay olarak üretilemeyen ve kaynağı yalnızca insan olan hayati bir sıvı olduğunu belirten Canoğulları, 18’den büyük, 65 yaşından küçük herkesin kan verebileceğini vurguladı. Canoğulları, kamuoyunda, “tansiyon ve şeker hastaları”nın kan veremeyecekleri şeklindeki inanışın yanlış anlaşıldığını dile getirdi. “İlaçla tansiyon ve şekeri kontrol altında tutanlar da normal düzeye geldiklerinde kan verebilir.” diyen Canoğulları sözlerini şöyle sürdüdü. “Dövmesi olan, 50 kilogramın altında kalan, hamileler ile ateşli hastalık geçirenlerden kan almıyorz. Verilen bir ünite kanla, bir canın kurtulmasına sebep olacağınızı düşünerek mutlu olun.”

Fast-food'dan şişmanlayan İngiliz gençlere okullarda yemek pişirme dersi verilecek

Hazır, donmuş ve konserve gıda maddeleri yüzünden şişmanlığın özellikle gençler arasında giderek arttığı İngiltere'de, okullarda yemek pişirme dersleri verilmesi karara bağlandı. Süresi ve niteliği okul yönetimleri tarafından belirlenecek derslerde, taze sebze ve et gibi temel gıda maddeleri kullanılarak yemek hazırlama yeteneğinin kazandırılması, böylece aşırı kiloya neden olan hazır gıdanın yeni nesillerin mönüsünden çıkarılması hedefleniyor. Eğitim Bakanı Alan Johnson, "Obezitenin önüne geçilmesi ve sağlıklı bir yaşam tarzının kazanılması sadece çocukların okullarda yedikleri yemekleri düzeltmekle mümkün görünmüyor. Onlara sağlıklı beslenmek için kendi yemeklerini hazırlama yeteneğini kazandırırsak, bütün bir ömür boyunca sağlıklı beslenmelerini sağlamış oluruz" dedi. Bu arada, İngiliz Sağlıklı Beslenme Vakfı ise hükümetin yemek pişirme dersini zorunlu ders olarak müfredata koymamasından büyük bir hayal kırıklığı duyduklarını açıkladı. İngiltere'de yemek pişirme dersleri 1980'li yıllara kadar müfredatta bulunuyordu.

Kadın yıldızlar erkeklere göre daha narsist!

Ünlü kişilerin kendilerini diğer insanlara göre daha çok beğendikleri ifade edildi. Güney California üniversitesi öğretim üyeleri Drew Pinsky ve Mark Young'ın 200 ünlü üzerinde yaptıkları araştırmada, eğlence dünyasındaki ünlüler arasında en narsist olanların ''reality şov'' yıldızları olduğu belirlendi. ''Journal of Research in Personality'' dergisinde yayınlanacak araştırmaya göre, yıldızları narsistliğe sürükleyen eğlence düyası değil. Daha ziyade, ''kendine tapınanlar'' eğlence dünyasında çalışmayı tercih ediyor. Araştırmaya göre, kadın yıldızlar arasında erkeklere göre daha çok narsist davranışlar görülüyor.

Tofaş’ta üretilecek ’ucuz Albea’ 5 bin Euro’ya geliyor

Fiat’ın Renault’nun Logan’ı ile rekabet edebilmek için üreteceği ucuz otomobilin detayları netlik kazanıyor. Bursa’daki Tofaş tesislerinde üretilip dünyaya pazarlanacak olan araç Albea serisinden olacak ve 5 bin Euro’ya satılacak. Üretimine 2006 sonunda başlanması planlanan araçtan 2010 yılına kadar 320 bin adetlik üretim hedefleniyor. FIAT’ın Başkanı Luca Cordero di Montezzemolo bir süredir projesini hazırladıkları ucuz otomobilin Albea serisinden olacağını ve Tofaş’ın Bursa tesislerinde üretilip 5 bin Euro’ya özellikle gelişmekte olan ülkelerde satılacağını söyledi. Venedik’te yapılan "Lancia" otomobil fabrikasının 100’üncü kuruluş yıldönümü şenliklerinde medyaya bilgi veren Fiat Başkanı üretimin yıl sonunda başlayacağını ve 2010’a kadar 320 bin aracın üretilmesinin planlandığını söyledi. Montezzemolo Tofaş’a övgüler yağdırarak Fiat’ın prestijleri olarak kabul edilen "Doblo", "Ducato" ve "D200"ün de bu tesislerde üretilip tüm dünyaya ihraç edildiğini hatırlattı.

İSİM TÜRKLERDEN: Montezzemolo Türkiye’de üretilecek düşük fiyatlı otomobilin aksesuarlarıyla birlikte 5 bin Euro’yu biraz geçeceğini ve bu "Albea" serisinin modeline Türklerin isim vereceğini de sözlerine ekledi. Fiat CEO’su Sergio Marchionne de Tofaş ile süren joint venture’a çok önem verdiklerini ayrıca Türkiye sorumlusu Alfredo Altavilla’nın büyük işler becerdiğini bu nedenle ucuz üretim için Bursa Tofaş fabrikalarının seçildiğini yansıttı. Luca Cordero de Montezzemolo Türkiye’nin İtalya’nın en çarpıcı ve güvenli partneri olduğunu, karşılıklı pazarın her geçen gün büyüdüğüne dikkat çekerek özellikle orta esnafın kendilerine Türk ortak bulmalarını önerdi.

2006 SONUNDA: Tofaş’ın maliyet tasarrufunu sağlaması halinde ucuz Albea projesinin bu yıl sonunda devreye sokulması planlanıyor. Fiat Auto’nun İş Geliştirme Başkanı ve aynı zamanda Tofaş’ın CEO’su olan Alfredo Altavilla daha önce Hürriyet Gazetesi’ne yaptığı açıklamada plan çerçevesinde Albea’nın üretim maliyetlerini 1000 Euro kesmeyi hedeflediklerini söylemişti. "Eğer maliyet tasarrufu sağlarsak ucuz Albea projesi güvenlik ve kullanım olarak rakiplerinden zayıf olmayacak" diyen Altavilla Türkiye’de 12 bin Euro’dan satılan Albea’nın üretim maliyetlerinin aşağı çekilmesiyle 10 bin Euro’nun altında bir fiyatla satılabileceğini söylemişti. Fiat’ın Başkanı Luca Cordero di Montezzemolo’nun son açıklaması bu hedefin yüzde 50 altına inildiğini gösteriyor.

Salı, Eylül 05, 2006

Türk sineması coştu bir kere!

Geçtiğimiz yılların aksine 2006'nın ilk dokuz ayında gişe rekorları kıran filmlere imza atan Türk sineması, önümüzdeki aylarda da seyirciye sürpriz yapmaya hazırlanıyor.
''Babam ve Oğlum'', ''Organize İşler'', ''Kurtlar Vadisi-Irak'' gibi yapımların ardından yeni sezonda 30'un üzerinde film vizyona girecek. Yabancı yapımlardan daha çok yerli yapımların vizyona gireceği bu sezon, kimi komedi kimi dram, pek çok Türk filmi izleyiciyle buluşacak. Yeşilçam günlerinde yılda 100 film çekilirken bu rakam son senelerde 10’a kadar düşmüştü. Bu sene ise geçtiğimiz 30 yılın rekoru kırılacak. 34 Türk filmi sinema salonlarında yerini alacak. Geçtiğimiz yılların aksine 2006'nın ilk dokuz ayında gişe rekorları kıran filmlere imza atan Türk sineması, önümüzdeki aylarda da seyirciye sürpriz yapmaya hazırlanıyor. ''Babam ve Oğlum'', ''Organize İşler'', ''Kurtlar Vadisi-Irak'' gibi yapımların ardından yeni sezonda 30'un üzerinde film vizyona girecek. Yabancı yapımlardan daha çok yerli yapımların vizyona gireceği bu sezon, kimi komedi kimi dram, pek çok Türk filmi izleyiciyle buluşacak. Yeşilçam günlerinde yılda 100 film çekilirken bu rakam son senelerde 10’a kadar düşmüştü. Bu sene ise geçtiğimiz 30 yılın rekoru kırılacak. 34 Türk filmi sinema salonlarında yerini alacak. Bunlar arasında uluslararası festivallerde ödül alan yapımların yanı sıra devam filmleri de bulunuyor. Nuri Bilge Ceylan'ın Cannes'da ödül alan filmi İklimler ve Reha Erdem'in ödüllü filmi Beş Vakit de vizyona girecek yerli yapımlar arasında. Bir kült film olarak arşivlerimizde kendine yer bulan Dünyayı Kurtaran Adam'ın devam yapımı ‘Dünyayı Kurtaran Adam'ın Oğlu’, Türkan Şoray’ın oynadığı ‘Hayatımın Kadınısın’ ‘Hababam Sınıfı 4’ ve G.O.R.A'nın yönetmeninden Sınav ve daha niceleri.. Çekimleri bitenlerin yanı sıra yakın zamanda çekimlerine başlanacak filmlerle Türk yapımları yabancılara meydan okuyacak.


Yeni sezonda vizyona girecek filmlerden biri de başrollerini Türkan Şoray ve Uğur Yücel'in paylaştığı Hayatımın Kadınısın adlı yapım. Eski İstanbul sokaklarında geçen filmde Şoray, şaşaalı bir şarkıcılık hayatından sonra beş parasız kalan bir kadını; Uğur Yücel ise ona delice aşık olan bir kabadayıyı oynuyor. Geçtiğimiz hafta çekimleri tamamlanan ve ekiple bir akşam yemeğinde bir araya gelen iki ünlü, oldukça heyecanlıydı. Şoray, yıllar sonra sinemaya dönüşün mutluğunu yaşarken Yücel, başarılı bir filme imza atmanın keyfini çıkarıyordu. Sadece Türkan Şoray ve Uğur Yücel değil; Yeşilçam'ın birçok ünlüsü bugünlerde aynı heyecanı yaşıyor. Çünkü vizyona girecek olan yeni filmler hem onlar için hem de Türk sineması için birer sınav niteliğinde. Tabii son sözü yine sinemaseverler söyleyecek.

Çekimleri biten yapımlar:
Beş Vakit Bol ödüllü yönetmen Reha Erdem’in Çanakkale Kozlu köyündeki beş vakit üzerine kurulu hayatı konu aldığı filmi, seyircilerden de yıldızlı pekiyi alacağa benziyor. İklimler Nuri Bilge Ceylan’ın Cannes’da Fibresci ödülü alan ve kadın erkek ilişkilerine değinen filmi eleştirmenlerin favorilerinden. Cenneti Beklerken Derviş Zaim’in 17. yüzyıl Osmanlı döneminde geçen filmi bir aşk ve yol hikâyesi. Dünyayı Kurtaran Adam’ın Oğlu Çetin İnanç’ın 1982 yılında bizlerle buluşturduğu Dünyayı Kurtaran Adam’ın devam filmi olan Dünyayı Kurtaran Adam’ın Oğlu’nda yine Cüneyt Arkın başrolde. Kartal Tibet’in yöneteceği bu devam filminde yine uzayda bir Türk hâkimiyeti söz konusu. Film 20 Ekim’de sinemalarda. Dondurmam Gaymak Yüksel Aksu’nun filminde rol alan oyuncular Muğla halkı. Film pek çok festivalden başarıyla dönmüştü. Kader ‘Masumiyet’ ve ‘Bekleme Odası’yla kalpleri fetheden yönetmen Zeki Demirkubuz’un son filmi. Hokkabaz Cem Yılmaz ve Mazhar Alanson’u ‘Her Şey Çok Güzel Olacak’tan sonra bir araya getiren projenin senaryosunu da yazan Cem Yılmaz, Ali Taner Baltacı’yla birlikte yönetiyor. Bir yol hikâyesi olan Hokkabaz’da Özlem Tekin de rol alıyor. Küçük Kıyamet Taylan kardeşlerin son çıkarması Küçük Kıyamet kasım da vizyona girecek. Diğer yapımlar, İki Süper Film Birden, Eve Dönüş, Kumdan Kale, Takva, Gomeda. Çekimi devam eden yapımlar Barda, Eve Giden Yol, Gölgeler, Saklı Yüzler, Sınav Yakında çekilecekler Çıngıraklı Top, Enternasyonal, Eski Yeşilçam, Fırtına, Hayatımın Kadını, Mülk, Polis, Son Osmanlı - Yandım Ali, Yumurta, Zahir İstanbul Aşkları

Proje aşamasındaki yapımlar
Babam ve Oğlum’la hem gişe başarısı kazanan hem de eleştirmenlerden tam not alan Çağan Irmak’ın Ulak adlı korku filmi, Abdullah Oğuz’un ‘Mutluluk’u, geçtiğimiz yıl Ayın Karanlık Yüzü ile sinemaseverlerin karşısına çıkan Biket İlhan’ın ‘Mavi Gözlü Dev’ projesi de yakın zamanda gerçekleşecek olan yapımlardan

BİLGİSAYAR ALACAKLARA TÜYOLARI

Masaüstü bilgisayar mı alıyorsunuz?

• Neye ihtiyaç duyduğunuzu belirleyin.
• Bir profesyonel değilseniz toplama bilgisayardan uzak durun. Toplama alıyorsanız her parçanın garantisi ile ilgili teminat isteyin.
• Marka değil, özellik tercihi yapın.
• Garanti süresini ve şartlarını hesaba katarak karar verin.
• Ödeme süresi ve döviz kuruna dikkat edin.
• Türk malı alıyorsanız şirketin itibarına bakılmalı. İkinci gidişinizde firmanın iflas etmiş olduğunu öğrenebilirsiniz!
• Bütçe belirleyip markette bunun dışına çıkmayın. Rengarenk bilgisayar kasaları ve monitörler hesaba katmadığınız kadar harcamanıza yol açabilir. Bilgisayar satıcılarının hepsinin uzman olduğu zannıyla hareket etmeyin.

Dizüstü bilgisayar mı alıyorsunuz?

• Taşınabilirlik için performanstan ödün verildiğini unutmayın.
• Küçük daha güzel olabilir ama daha iyi demek değildir.
• Servis ve güncelleme maliyetlerinin masaüstü modellere kıyasla daha yüksek olduğunu hesaba katın.
• Kullanıcı tarafından tamir olanaklarının kısıtlı olduğunu bilin.
• Markalar arasında kalite farkı yok denecek kadar az olduğundan modeller arasında kıyaslama yapın.
• Aldığınız ürünün üç yıl sonra birçok güncel programı çalıştıramayacağını hesaba katın.
• Masaüstü modellere kıyasla ergonomik imkânlarının daha az ve ürünün daha hassas olduğunu, çocuğunuzun oyun oynaması için dizüstülerin çok da uygun olmadığını unutmayın.

Pazartesi, Eylül 04, 2006

'Ölüm ilanı' şakası bir hafta sonra gerçek oldu

Kütahya'nın Tavşanlı ilçesinde, arkadaşının ''şaka olsun'' diye belediye hoparlörlerinden ölüm ilanını anons ettirdiği kişi, trafik kazasında öldü.
Geçtiğimiz günlerde belediye hoparlörlerinden ölüm ilanı verildikten sonra belediyeye giderek hayatta olduğunu bildiren ve ilanı ''şaka amaçlı'' veren arkadaşı M.Ö. hakkında suç duyurusunda bulunan Ünal Yurttan (55), rahatsızlanan kardeşi Hüseyin Yurttan'la birlikte Tavşanlı'dan Kütahya Devlet Hastanesi'ne giderken, kardeşinin kullandığı otomobilin şarampole devrilmesi sonucu ağır yaralandı.
Kardeşinin hafif yaralandığı kazanın ardından bir süre Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde tedavi gören Ünal Yurttan, tedavisinin devam ettiği Tavşanlı 82. Yıl Devlet Hastanesi'nde hayatını kaybetti.
Tavşanlı'ya bağlı Tunçbilek beldesinde oturan baba Bilal Yurttan, oğlunun Tavşanlı'nın Kızılçukur köyünde toprağa verildiğini bildirdi.
''Ünal'ın ölüm şakası gerçek oldu'' diyen Yurttan, oğlunun ileri yaşına rağmen çocuk ruhlu, şakalaşmayı seven biri olduğunu, bu yüzden arkadaşlarının şakasına maruz kaldığını söyledi.
Ünal Yurttan'ın ölüm anonsunu duyan yakınlarının kendilerine söyleyemediklerini, şakadan, oğlunun kendilerini arayarak, ''Baba arkadaşlarım şaka olsun diye öldüğümü anons ettirmişler, ben yaşıyorum, merak etmeyin'' deyince haberdar olduklarını anlatan Yurttan, bu olaydan kısa süre sonra kaza geçiren oğlunu kaybetmenin üzüntüsünü yaşadığını ifade etti.

Pazar, Eylül 03, 2006

Arabistan'da WC işaretleri :))))

Görünmezlik mümkün

Araştırmacılar, ışığın ve diğer ışınım biçimlerinin bir nesne etrafında bükülme yolunu değiştirebilecek yeni maddelerin, bir nesnenin görünmez olmasını mümkün kılabileceğini belirtiyor.
Bir nesneyi gizlemek ve onu ışık, kızıl ötesi ışın, kısa dalgalar ve belki de sonardan gizlemek için deneysel ''öte-maddeleri'' kullanma fikri taşıyan iki araştırma ekibinin yolları araştırmaları sırasında kesişti.
Ekibin üzerinde çalıştığı teoriye göre, Star Trek filminde uzay gemilerini ya da küçük büyücü Harry Potter'ı görünmez kılan pelerinler, belki de gerçekten mümkün. Bu fikir, elektromanyetik dalgaların en hızlı, ama zorunlu olarak en kısa olmayan, yolu aldıkları ışığın kırılma özelliğiyle başlıyor.
Kırılma, çok bilindiği gibi, bir kaşığın suya daldırıldığında kırılmış gibi görünmesinin nedeni. İngiltere'deki St. Andrew Üniversitesi'nden fizikçi Ulf Leonhardt, araştırmalarıyla ilgili olarak Bilim (Science) dergisinin bugünkü sayısında yayınlanan yazısında, ''bir ortamın, içindeki bir deliğin etrafındaki ışıkları deliğin etrafından geçmeye yönlendirdiği bir durumu düşünün'' diyor.
Bu durumda, ışık ışınları sanki düz bir çizgide ilerlemişler gibi nesnenin arkasına geçeceklerdir. Leonhardt, bunun sonucunda ''delik içine yerleştirilmiş bir nesne, gözlerden gizlenmiş olacaktır. Bu ortam, nihai görsel (optik) yanılsamayı yaratacaktır: görünmezlik'' diyor.
''Bu tür araçların üretilmesinin mümkün olabileceğini'' belirten Leonhardt, ''burada geliştirilen yöntemin diğer elektromanyetik dalgalar ve ses dalgalarından kurtulmak için de uygulanabileceğini'' kaydetti

Hızlı interneti kullanan ülkeler teknoljiyi kimseye kaptırmıyor

Berlin'de düzenlenen dünyanın en büyük tüketici elektroniği fuarı IFA'da Koreli Samsung ve LG firmalarının rüzgarı esiyor. Dünyada hızlı internet bağlantısı kullanım oranı en yüksek ülke Güney Kore. Kendi ülkesinde kablolu ve kablosuz internet erişimi konusunda önemli deneyime sahip ülke de yine Kore. Kore kendi ülkesinde elde ettiği deneyimi dünya pazarına sunuyor. Türkiye'de mobil servisler ve teknolojiler konusunda faaliyet gösteren Argela'nın Genel Müdürü Bülent Kaytaz "Diğer ülkelerin aksine, Türkiye'de yabancı firmaların şansı daha çok. Türkiye'de kendi firmalarımız bile deneyiminiz yok bahanesiyle küçümseniyor. Oysa biz geliştirdiğimiz ürünleri tüm dünyaya satabiliyoruz. Türkiye'de teknoloji geliştiren firmalara yeterli destek yok. Devlet kurumları veya özel sektör daha iyi çözüm üreten Türk firmalarını tercih etmekte zorlanıyor. O zaman teknopark projeleriyle yapılan yatırımın bir anlamı kalmıyor" dedi.

GİZLİ GÜMRÜK UYGULANIYOR
Batı Avrupa, Kore ve ABD gizli gümrük uygulamasını standartlarla yapıyor. Firmaların ürün ve hizmet satışı yapması için kendi standartlarına uymasını sıkı bir şekilde denetliyor. Ayrıca dil desteği konusunda da asla taviz vermiyor. Böylece "sat kaç" taktiği ile çalışan firmaları baştan elemiş oluyor. Yatırım konusunda ciddi olan firmaların ülkede rekabet şansı oluyor. Türkiye dil desteği ve kullanım kılavuzu konusunda zorunluluk var. Oysa ürünün yazılımının tamamen Türkçe olması zorunluluğu yok. Böylece firma düşük bir yatırımla pazara girmiş oluyor. En küçük krizde de ortadan kayboluyor.

Cep telefonunuz sır tutamıyor

Daha üst model bir telefona sahip olmak için sattığınız eski telefon, sırları ortaya çıkarıyor. İkinci el telefon satıcıların en çok kullandığı metodlardan biri de telefonları satmadan önce sıfırlayarak size özel bilgilerin yayılmasını önlemek. Fakat bu teknolojik bilgiler, internette gayet ucuza bulunabilen bilgisayar yazılımlarıyla tekrar ele geçirilebiliyor.

ABD'de 'Trust Digital' adlı bir şirket sattığı telefon güvenlik malzemelerini test etmek için yaptığı araştırmada, telefondaki komutları izleyerek silinen bilgilerin tekrar elde edilebileceğini ortaya çıkardı. Şirketin yaptığı araştırmada 10 farklı telefondan ele geçirilen bilgiler arasında, bir şirketin milyon dolarlık federal ulaşım sözleşme planı, ticari e-mailler, yasak aşklar, banka hesapları ve şifreler bulunuyor. Uzmanlar, tüketiciler arasında eski telefon satışının yaygın olduğunu ve telefonların modelini yükseltmek için tüketicilerin bu işlemi yaklaşık her 18 ayda bir yaptıklarını belirtiyor.

En çok tercih edilenler de tehlikede
'Trust Digital'in araştırmasında kullandığı 10 telefonun en çok tercih edilen modeller olduğu ve tüm modellerde bilgilerin, dijital fotoğraf makinesi ve müzik çalarlarda da bulunan, 'flash' hafıza çiplerinde saklandığı belirtildi.
Ucuz ve dayanıklı olduğu vurgulanan çiplerden, bilgilerin bir daha ulaşılamayacak şekilde silinmesi ise zaman alıyor. 'Treo' model telefonların üreticisi olan Palm Inc., internet sitesine koyduğu 'zero out reset' yöntemiyle telefonlarındaki bilgilerin tekrar elde edilemeyecek şekilde silinmesini sağlıyor.
Şirketin 'zero out reset' yöntemini uygulamak için kapama tuşuyla beraber aynı anda üç tuşa daha basılması gerekiyor. Bu yöntem için bir kişinin daha yardımına ihtiyaç duyulduğunu belirten şirket yönetcileri, bunun bilerek kazayla oluşabilecek silmeleri önlemek için yapıldığını açıkladı.
'Trust Digital' teknoloji uzmanı Norm Laudermilch da hırsızlar ve hackerlar için gerekli aletlerin her yerde olduğunu ve bilgileri geri getirmek için profesör olmaya gerek olmadığını söyledi.

Cumartesi, Eylül 02, 2006

Dünyayı yatıran patlama

ABD'nin seçkin üniversitelerinden bilim adamlarının katılımıyla kurulan bir ekip, 800 milyon yıl önce Kuzey Kutbu'nda yaşanan çok şiddetli bir yanardağ patlamasının yerkürenin 50 derece yana yatmasına sebep olduğunu ortaya çıkardı. Princeton Üniversitesi'nden Adam Maloof başkanlığındaki ekip, Norveç'e bağlı Svalbard Takımadaları'ndan 1999-2005 yılları arasında topladığı tortul taşların manyetik bileşimini analiz ederek büyük volkan patlamasının ardından ekvatorun Alaska'ya doğru kaydığı, Kuzey Kutbu'nun ise Afrika'ya doğru ilerlediği sonucuna vardı.

Patlamadan sonra yeryüzünde biriken büyük miktarda magma, zamanla ekvator yönünde ilerleyerek ağırlığıyla dünyanın ekseninin her sene yaklaşık 1 metre daha yana yatmasına yol açtı. Bu değişim 5 ila 20 milyon yıl sürdü. Maloof, günümüzde yeryüzünün oldukça dengeli olduğunu söyledi.

İnsan beyninde bir mucize daha

Uzun yıllar, yetişkinlerde yeni beyin hücrelerinin üretilmediğini düşünen, ancak üretimin sürdüğünü tespit eden bilim adamları, son olarak, bir inmeden sonra dahi beyinde yeni sinir hücrelerinin oluştuğunu keşfetti. ABD'nin California eyaletinin Novata kentindeki Buck Yaşlılık Araştırmaları Enstitüsü bilim adamları, insan beyninin inmeden sonra yeni sinir hücreleri ürettiğini tespit etti.
David Greenberg başkanlığındaki ekibin, Proceedings dergisinde yayımlanan araştırma sonuçlarına göre, insan beyni, ancak, beyin kanaması gibi özel durumlardan sonra, sanki oluşan hasarı gidermek istercesine yeni sinir hücresi üretiyor.

Araştırma ekibi, inme sonucu hayatını kaybeden hastaların beyinlerinde yaptığı incelemede, yeni oluşmuş sinir hücreleri buldu. Ekip, yeni sinir hücrelerinin özellikle kan damarları yakınında oluştuğunu, bunun da hücre çoğalmasına katkı sağladığını bildirdi. Araştırma sonuçlarının, insan beyninde hasar gören bölümlerin tedavi yöntemlerine yardımcı olabileceği belirtiliyor.

Avrupa'da en pahalı transferler

1 A.Shevchenko - Milan'dan Chelsea'ye, 45.0m
2 M.Diarra, Lyon'dan Real Madrid'e, 29.0m
3 M.Carrick, Tottenham'dan Man.United'a, 27.2m
4 Z .Ibrahimovic, Juventus'dan Inter'e, 24.8m
5 Joaquín, Real Betis'ten Valencia'ya, 24.0m
6 J. Mikel, Lyn / Man United'dan Chelsea'ye, 23.0m
7 S. Agüero, Independiente'den Atl. Madrid'e, 23.0m
8 D. Berbatov, Leverkusen'den Tottenham'a, 16.0m
9 R. van Nistelrooy, Man.United'dan Real Madrid'e, 15.0m
10 R. Oliveira, Real Betis'ten Milan'a, 15.0m

Böbrek taşına karşı portakal suyu

Teksas Üniversitesi Tıp Merkezi'nde yapılan bir arştırmaya göre portakal suyu, limonataya kıyasla, böbrek taşlarının tekrar oluşmasını engellemede daha olumlu bir etki yapıyor.

Amerikan Nefroloji Derneği Dergisi'nde bu ay yayımlanacak araştırma sonuçlarına göre, farklı turunçgillerden elde edilen meyve suları böbrek taşlarına aynı etkiyi yapmıyor. Teksas Üniversitesi'ndeki araştırmada üç gruba ayrılan deneklerin bir kısmına üç su, diğer iki gruba ise limonata ya da portakal suyu verildi. Sonuçta, portakal suyunun ürik asidin kristalize olmasını engelleyen sitrat oranını artırdığını, fakat limonatanın bu etkiyi yapmadığı tespit edildi.

Araştırmayı yürüten grubun başkanı Dr. Clarita Odvina, böbrek taşları nedeniyle tedavi gören hastalara, aynı rahatsızlığa yeniden yakalanmamaları için diyetin yanısıra potasyum sitrat tavsiye ettiklerini söyledi. Odvina, mide ve bağırsaklardaki yan etkileri nedeniyle bu bileşiği kullanamayan hastalarda ise portakal suyunun önemli bir rol oynadığını vurguladı. Teksas Üniversitesi Tıp Merkezi, böbrek taşı rahatsızlığı geçirenlere her gün bir bardak portakal suyu içmelerini tavsiye etti. Böbrek taşları, idrar içerisindeki ürenin yoğunlaşması sonucunda mineraller ve diğer kimyasal maddelerin birleşmesiyle oluşuyor. Zaman içerisinde kristalize olan maddeler bir araya gelerek taş oluşumuna neden oluyor.

Narsisizm

Narsisizm veya özseverlik, kişinin kendisine duyduğu cinsi arzu, kabaca tabirler kişinin kendisine aşık olması olarak tanımlanan bir terimdir. Farklı tanımları ve kullanımları mevcuttur.
Sigmund Freud Narsizmi ‘Dış dünyadan soyutlanan libidonun (cinsel enerji) egoya (ben) yönlendirilmesi’ şeklinde açıklamıştır. Yani libidonun büyük bir depoda toplanır gibi egoda toplanması ve daha sonra nesnelere yönlendirilmesi; fakat kolaylıkla tekrar soyutlanarak egoya yönlenmesi durumudur.


Bebek dış dünya ile ilişki kuramadığı erken bebeklik döneminde gerçek bir narsizm durumu içindedir. Libido dış dünyaya yönlendirilmemiştir. Bebeğin nesneleri 'ben olmayan nesneler' olarak algılaması aylar alır. 'ben' ve 'ben olmayan' arasında bir ayrım yapamaz. Dış dünyaya ilgi duymuyordur ve dış dünyada bile değildir. Bebek için tek gerçek kendisidir. Acıkması, susaması, üşümesi bebek için tek gerçekliktir.

Narsizm insan için yaşamını sürdürebilmesi açısından bir ölçüde gereklidir. Bazı durumlarda; kişinin narsizmi toplum için hatta kendi akıl sağlığı için makul oranlarda değilse; kişi akıl hastalıklarıyla karşılaşabilir. Önemli psikiyatrik rahatsızlıklar olan nevroz, paranoya hatta psikozda narsizm etkileri görülmektedir. Birincil narsizmde bebek dış dünyanın ayrımına varmamışken; ikincil narsizmde dış dünya gerçekliğini yitirmiştir

Narsisistik kişilik bozukluğu olan kişiler, başkalarının düşünce ya da isteklerine gereken ilgiyi gösteremeyen kişilerdir. Plan ve hedeflerine ulaşamadıklarında, gereken ilgiyi göremediklerinde aynı Narkissos gibi erirler, çökerler. Başkalarının hakkına saygı göstermeden ve gerçeklerle bağdaşmasa bile daima kendilerini haklı göstererek ve o hedefi, gerekli emeği vermeden bile haketmiş sayarak en onde, en gözde ve tek olmak isterler. Kendilerini başkalarının yerine koyamaz ve başkalarini anlayamazlar. Sanki herşey sadece kendileri için vardır ve ne olursa olsun herşeyin kendi amaçlarına hizmet etmesi gerekir. Başkalarının fikir ve hareketleri kendi amaçlarına hizmet ediyorsa vardır, aksi halde bu fikir ve hareketler tahammül edilemez düşüncelerdir. Gerçekle bagdaşmayan, başkalarinin zararına olup sadece kendi çıkarlarına uygun, kendi plan ve hedeflerine hitap eden maddi ve manevi kazanç sağlayabilecek plan ve hedeflerine ulaşamadiklarinda öfkelerine hakim olamaz, saldırganlaşır, çöker hatta ağır psikotik tablolara girerler .

Cuma, Eylül 01, 2006

DVD’si çıkan filmler, Altın Portakal’da yarışamayacak

Bu yıl 43.sü düzenlenecek Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin önceki gün açıklanan Ulusal Yarışma listesinde sezona damgasını vuran filmlerin bulunmaması kafaları karıştırdı.
Listede, Çağan Irmak’ın “Babam ve Oğlum”, Ezel Akay’ın “Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü?” ve Mustafa Altıoklar’ın “Beyza’nın Kadınları” filmleri, yarışmaya başvurduğu halde yer almıyor. Festivali düzenleyen Türkiye Sinema ve Audivisuel Kültür Vakfı (TÜRSAK) yetkilileri, başvuru şartnamesindeki “Yarışmaya katılacak filmlerin herhangi bir ulusal TV kanalında gösterilmemiş ve DVD baskıları satışa sunulmamış olmalıdır.” şeklindeki maddeyi gerekçe olarak gösteriyor. Bu madde, geçen yıl az sayıda filmin yarışacak olmasından dolayı işletilmemişti. Polisiye gerilim türündeki filmi “Beyza’nın Kadınları” ile festivale başvuran Mustafa Altıoklar konu hakkında yorum yapmamayı tercih ederken, “Babam ve Oğlum” filminin yapımcısı Avşar Film’den yapılan açıklamada festivalin, yönetmeliği gereği filmi kabul etmediği doğrulanarak, “Yarışan filmlere başarılar diliyoruz.” dendi.
Öte yandan 2. Avrasya Uluslararası Film Festivali’nde yarışacak filmler de belli oldu: İklimler (N. Bilge Ceylan), Ön Sıralar (Daniele Thompson), Taxidermia (György Palfi), Çocuk ve Koşan At (Adam Guzinski), Donmuş Kent (Aku Louhimies), Mutluluk (Sheng Zhimin), Zaman (Kim Ki Duk), Garson (Alex van Warmerdam), Kağıt Mavi Olacak (Radu Muntean) Çiçekler Vadisi (Pan Nalin).

Alışveriş yapmanın püf noktaları

Milli Prodüktivite Merkezi’nce (MPM) hazırlanan broşürde, alışveriş yapılırken, dikkat edilmesi gereken noktalar aktarıldı.

Otomobili kışın alın, kombi tesisatını yazın yaptırın, en tenha saatlerde alışveriş yapın, alışverişe aç ve yorgun çıkmayın. Önce hafif sonra ağır ürünler alın. Alışverişi makul ölçüde çeşit bulunan market,mağaza ve pazarlardan yapın. Gıda ürünlerinin üretim ve son kullanma tarihine bakın, mutlaka fiş ve fatura isteyin...

MPM tarafından hazırlanan “Bilinçli Tüketici, Bilinçli Tüketim” konulu broşürde, bilinçli tüketicinin bir mal ya da hizmeti satın alırken gerçek gereksinimlerini göz önünde tutarak ondan en üst düzeyde yarar sağlamayı amaçlayan, bunun için planlı alışveriş yapan kişi olduğu belirtildi. Bilinçli tüketicinin, benzerleri arasında yerli olanı seçen, alışverişin nesnesi değil öznesi olan, yüksek kalitedeki mal veya hizmetleri en uygun fiyata alarak para, zaman, enerji gibi kaynaklardan üst düzeyde yararlanabilen kişi olduğu bildirilen broşürde, bir ayıplı mal ya da hizmeti satın aldığında hakkını arayan ve örgütlü olan tüketici olduğu kaydedildi.

BİLİNÇLİ ALIŞVERİŞ İÇİN PLAN

Bilinçli alışverişin ilk koşulunun bir alışveriş planı yapmaktan geçtiği, bunun için öncelikle gereksinimlerin saptanması gerektiği aktarılan broşürde, sonsuz gereksinimler karşısında kaynakların sınırlı olduğu, bundan dolayı gereksinimler arasında en önemlisinden başlayarak plan yapılması gerektiği vurgulandı.Broşürde, plan yapılırken satın alınacak mal ve hizmetlerin, çeşit, fiyat, kalite, kullanım özellikleri, garanti, yedek parça ve servisleri hakkında bir ön piyasa araştırmasının yapılması önerilerek,şunlara yer verildi:“Kullanabileceğimiz gelir ve diğer kaynakların miktarını belirleyip bunların kullanımını planlamadan alışverişe çıkmamalıyız. Otomobil alacaksanız, otomobilin mümkün olduğunca talebin en az olduğukış aylarında, evinizin kombi tesisatını ise yaz aylarında yaptırmak uygun olacaktır.

Alışveriş için en uygun zamanı belirleyerek, gün içerisinde en tenha saatlerde alışveriş yapınız. Alışveriş yoğunluğunuzu ayın başı yerine ayın sonuna kaydırmanın, mal ve hizmetiseçim koşulları ve fiyat açısından avantajlı olacaktır. Mutlaka bir alışveriş listesi hazırlayın. Böylece alışveriş planınız dışında harcama yapmanın önüne geçersiniz. Ayrıca, neyin hangi miktarda alınacağını gördüğünüz için, yanlış şeyi, yanlış miktarda almayı önleyerek kaynak ve zaman savurganlığını önlersiniz.”

ALIŞVERİŞE YORGUN VE AÇ ÇIKMAYIN

Alışverişlerde mutlaka fiş ve fatura alınması gerektiği, böylece vergi kaçağına ortak olunmadığı gibi ayıplı çıkan bir mal ve hizmete karşı hak arama olanağının elde edileceği anlatılan broşürde, alışverişe yorgun ve aç çıkılmaması gerektiği kaydedildi. Benzerleri arasında yerli olanın seçilmesinin ülke ekonomisine katkı sunacağı, bunun da yeni iş ve yatırım olanakları yaratarak yurt kaynaklarının etken bir şekilde kullanılmasını sağlayacağı dile getirilen broşürde, gıda ürünlerinde üretim ve son kullanma tarihine bakılması, genetik yapısı değiştirilmemiş doğal ve üretimi sırasında doğayı kirletmeyen ürünlerin tercih edilmesi önerildi.

Tartı ölçü ve aletlerin doğru tarttığına dikkat edilmesi gerektiğibelirtilen broşürde, şunlar yer aldı: “Alışveriş kilo, gram kullanılan terazi ile yapılacaksa, terazinin her 2 kefesinin de boş olduğu durumda dengede durduğuna, tartım sırasında ürünün terazinin kefesine hızla bırakılarak kefenin bir anda aşağıya düşürülmemesine dikkat edin. Diğer mekanik tartı aletlerinin ölçü ve ayarlarının yapılıp yapılmadığına ilişkin belgesini sorun. Satıcının amacı ürünü satmaktır. Satıcının söylediklerinden ziyade kendi araştırmanız sonucu edindiğiniz bilgiye itibar ederek alışveriş yapın. Alışverişte önce hafif sonra ağır ürünleri alın. Kredi kartı kullanacaksanız mutlaka ayın başında harcama tutarının hepsini birden ödeyip ödemeyeceğinize dikkat edin. Alışverişi makul ölçüde çeşit bulunan market, mağaza ve pazarlardan yaparak seçme hakkınızı rahatça kullanın.”

Dünyanın en güçlü kadını Merkel

2004 ve 2005’te “dünyanın en güçlü kadını” seçilen ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice ise bu sene ikinci sırada yer aldı. Rice’ı “demir lady” lakaplı Çin Başbakan Yardımcısı Yi Wu izliyor.

İlk 10 listesindeyse önde gelen şirketlerde önemli görevlerde bulunan kadınlar dikkat çekiyor. Forbes’in listesinde 4. sırada PepsiCo’nun başındaki Hint kökenli Indra Nooyi, 8. sırada Dünyanın nükleer enerji lideri Fransız Areva’nın başındaki Anne Lauvergeon bulunuyor. Hindistan’da iktidardaki Kongre Partisi’nin lideri İtalyan asıllı Sonia Gandhi 13. sırada bulunurken, Şili’nin ilk kadın Devlet Başkanı Michelle Barchelet listenin 17. sırada yer alıyor.

Listede, 2008 seçimlerinde başkanlığa adaylığını koyması beklenen eski ABD Başkanı Bill Clinton’un eşi Hillary Clinton 18, ABD Başkanı George Bush’un eşi Laura Bush 43, Filipinler Devlet Başkanı Gloria Arroyo 45, İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth 46, Nobel Barış Ödülü sahibi Myanmarlı muhalif Aung San Suu Kyi 47. sırada bulunuyor.

Listedeki tek Fransız siyasetçi olan Fransa Savunma Bakanı Michele Aliiot-Marie 57. sırada yer alırken, Liberya Devlet Başkanı Ellen Johnson-Sirleaf 51, Güney Kore Başbakanı Han Myung-sook da 68. sıradan listeye girdi.

Derginin “Dünyanın en güçlü kadını” listesinde Türkiye’den sadece iki isim var. Bu isimlerden biri Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı... Sabancı listede 65. sırada. Diğer isim ise Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili İmre Barmanbek... Barmanbek de 100. sırada yer alıyor.

Eyvah pilot tuvalette kaldı!

Uçağın kaptan pilotu tuvalette kapalı kaldı. Kaptan pilotun imdat çığlıkları uçakta bulunan yolculara korkulu dakikalar yaşattı. İşte yaklaşık bir hafta gizlenendikten sonra kamuoyuna duyurulan ilginç olay.

Bir havayolu şirketine ait yolcu uçağında inanılmaz dakikalar yaşandı. Geçen hafta meydana gelen bu olay geçen hafta Perşembe günü Kanada bayraklı Jazz Air’de yaşandı. Yaklaşık bir hafta gizlenen bu olay Jazz Air tarafından basın bülteni ile duyuruldu.

Açıklamada uçağın kaptan pilotunun 10 dakika süreyle tuvalete kilitli kaldığı belirtildi. Kapının açılmaması üzerine çığlıklar atmaya başlayan pilot uçakta bulunanların panik yaşamasına neden oldu. Kaptan pilotun İntercom ve imdat düğmesinden yaptığı “kurtarın beni çağrısı” üzerine uçakta bulunan diğer kabin personeli kapının civatalarını sökerek kaptan pilotun kurtulmasını sağladılar.

Jazz Havayolları sözcüsünün verdiği bilgiye göre, uçak içerisinde yaşanan paniğin kısa sürede atlatılmış. Uçağın Winnipeg şehrinden Ottowa’ya sefer yaptığı açıklandı.

Kellik artık tarihe mi karışıyor?

İngiliz bilimadamları kelliği sona erdirecek bir buluşa imza attı. Manchester'daki araştırmaya göre embriyon hücrelerin saç hücresi olmasını sağlayan şifre bulundu...
İngiliz bilim adamları, ortaya çıkardıkları moleküler bir süreçle embriyon hücrelerinin saç hücresi olmasını sağlayarak, kelliğe çare bulunabileceğini gösterdiler.
İngiltere'nin Manchester Üniversitesinden bilim insanları, hücrelere saç üretmesi talimatı veren bir protein "şifresinin" varlığını tespit ettiklerini belirterek, bu şifreyi normalden çok daha fazla sayıda hücreye naklettiklerinde, farelerin tüylerinin yoğunlaştığının görüldüğünü kaydettiler. Araştırmanın başında bulunan Denis Headon, bu sürecin insanlarda da uygulanabileceğini söyleyerek, ''İnsanlarda deri hücrelerinin kıl keseciği, terleme bezi, diş veya tırnak oluşturmak için başka tür hücrelere dönüşebilme kapasitesi bulunuyor'' dedi.
Hücrelerin kıl keseciğine dönüşmesinin, genler tarafından sağlanan üç proteinle belirlendiğini söyleyen İngiliz bilim adamı, ''Araştırmalarımız, kişinin kıl şemasının nasıl olacağına karar vermek için moleküler düzeyde ve karşılıklı etkileşen hücrelerin dışında çalışan bu proteinlerden birinin varlığını ortaya koydu'' diye konuştu.

Milli maç sırasında elektriği kesecekler

Hollanda'da, elektrik üretim ve dağıtım şirketleri, enerji sektöründe rekabet koşullarını yeniden düzenleyen yasa tasarısını protesto amacıyla Çarşamba günü oynanacak Hollanda-Beyaz Rusya maçı esnasında bir süre elektriği kesecek.
Ülkenin en büyük dört elektrik üretim ve dağıtım şirketi Essent, Nuon, Eneco ve Delta şirketlerinin bağlı olduğu ortak enerji platformundan yapılan açıklamada, yeni düzenlemenin, enerji şirketlerinin küçülmesine yol açacağını, bunun da yabancı şirketlerin Hollandalı şirketleri kolayca satın almasını sağlayacağını savundu. Enerji şirketleri, hükümete, basın ve normal görüşmeler yoluyla yaptıkları uyarıların sonuç vermediğini, bundan böyle daha sert eylemlerle seslerini duyuracaklarını bildirdiler. Şirketler bu çerçevede 6 eylülde Eindhoven'da oynanacak milli maç sırasında elektriği keserek, stadyumu bir süre karanlıkta bırakacaklarını belirtiler. Temsilciler Meclisinde kabul edilerek Senatoya gönderilen yasa tasarısı, enerji dağıtımında rekabeti artırmak ve yeni şirketlerin bu alana girmesine olanak sağlamak amacıyla elektrik şirketlerinin ''üretim'' ve ''dağıtım'' olmak üzere ikiye ayrılmalarını zorunlu kılıyor.
Büyük elektrik şirketleri ise ikiye bölünmenin küçülmeye yol açacağını savunuyor. Ekonomi Bakanı Joop Wijn ise enerji şirketlerinin maç sırasında elektrik kesintisi uygulama kararına tepki gösterdi. Bakan Wijn, demokratik yollarla alınan bir karara bu şekilde karşılık vermenin yanlış olduğunu, elektrik şirketlerinin, futbol severlerin üzerinden kendilerini haklı çıkarmaya çalışmamaları gerektiğini söyledi.

Transferini TV'den öğrenen futbolcu

"Transferimi televizyondan öğrendim" Beşiktaş'ın genç yıldızlarından Serdar Kurtuluş siyah beyazlı forma ile tanışmasının ilginç hikayesini anlattı. Serdar siyah beyazlı yönetimin ilk olarak Bursaspor'un alt yapısında oynayan kardeşi ile ilgilendiğini söyledi.
Burak, "Beşiktaş öncelikle benim kardeşimle ilgilendi. Hesapta ben yoktum açıkçası. 17 yaşında 20 maç oynadım Bursaspor'da. Ligin bitmesi ile birlikte dedikodular çıktı. Beşiktaş'a gitti, gidiyor diye. Ama menajerim bunların aslı olmadığını bana söylemişti. Sonra başkan Levent Kızıl'la görüştüm ve seni hiçbir yere bırakmayacağım. Bursaspor ile olan sözleşmeni uzatacağım dedi. Ben de kabul ederim dedim. Ertesi gün televizyonlarda Serdar Kurtuluş Beşiktaş'ta haberleri ile transferimi öğrendim. 1 milyon dolar artı iki futbolcu karşılığında Beşiktaş'a verilmişim. Başkanımı aradım doğru dedi hayırlı olsun ifadeleri ile beni gönderdi" diye konuştu. Beşiktaş formasının kendisi için hayal olduğunu söyleyen genç futbolcu gelirken korkuları olduğunu belirterek, "Buraya gelirken çok büyük bir camia olduğu için çok korktum. Benim tek tesellim Tigana'nın beni çok istemiş olması. Genç futbolculara verdiği önem ortada" ifadelerini kullandı.
Siyah beyazlı takımda oynamanın zorluğunu da dile getiren Serdar, "Oynamamak benim için sorun değil. Ama ben hep hazırım. Hocam bana görev verdiği sürece elimden gelenin en iyisini yapar, formayı alırım" dedi. Kardeşi ile birlikte oynamak için can attığını söyleyen Serdar "Bizim bir hedefimiz vardı. Bursaspor'da beraber oynamak. Bursaspor'da olmadı ama kim bilir belki ilerleyen yıllarda Beşiktaş forması ile birlikte oynarız" diye konuştu. Genç futbolcuların Beşiktaş'ın geleceğini oluşturduğunu belirten siyah beyazlı oyuncu, "Tigana yaptığı transferler ile Beşiktaş'ın geleceğini kurtarıyor. İlerleyen yıllarda ki şu anda Burak ve Fahri'yi ortada görüyoruz, herkes Beşiktaş'ı konuşacak. Bu sene belki çok şey beklenmemeli ama gelecek yıllarda Beşiktaş'ın çok büyük başarılara imza atacağını biliyorum" şeklinde konuştu.

Taraftar desteğinin İnönü Stadı'nda çok büyük bir itici güç olduğuna değinen genç futbolcu, "Beşiktaş taraftarı kendisini ispatlamış bir taraftar. İnönü'de maç kaybetmemiz çok zor. Onların ateşlemesi ile çok iyi oynuyoruz. Ara sıra mağlubiyetler de olacaktır. Böyle zamanlarda sabretmeleri gerekiyor. Çünkü biz çok genç bir takımız" dedi. Televizyonda izlediği futbolcular ile aynı takımda yer almanın kendisi için inanılmaz olduğunu belirten Serdar son olarak "Hayallerimdeki hedeflerime ulaşıyorum.
Televizyondan izlediğim ağabeylerim ile birlikte top oynuyorum. Allah bana bu imkanı verdi. İnşallah daha uzun yıllar bu ağabeylerimle oynarım" şeklinde konuştu.