Perşembe, Ocak 05, 2006

Hz. Ali’nin fazileti

Hz. Ali, Muaviye ile karşılaşmak üzere Sıffin’e giderken zırhını kaybetmiş, daha sonraki bir zamanda da bunu bir Hıristiyan’ın elinde görüp sormuştu:
- Bu zırh benimdir, nereden aldın?
- Nereden senin oluyormuş, benim bu zırh.
Hz. Ali, adamı Kufe kadısı Şüreyk’in huzuruna götürüp davacı olduğunu söyledi. Kadı her ikisini de ayakta tutarak Hz. Ali’ye sordu:
- Bu zırhın sana ait olduğuna dair şahidin var mıdır?
- Oğlum Hasan bu zırhın bana ait olduğunu bilir ve tanır.
- Oğulun babaya şahitliği makbul değildir; başka şahidin varsa getir.
- Kölem Kamber de bu zırhın bana ait olduğunu bilir, onu çağırtalım.
- Onun şehadeti de mahkeme önünde geçersizdir; sen başka şahit göster.
- Başka şahidim yoktur; bu zırhın bana ait olduğunu ancak onlar bilirler.
- O halde ey müminlerin emîri, mademki bu zırhın sana ait olduğunu makbul şahitler ile ispat edemedin, ben de davalının beraatine ve zırhın kendisine ait olduğuna hüküm verdim.
O âna kadar renkten renge giren ve dizleri titreyerek mahkemeyi dinleyen adama dönen Kadı Şüreyk, yumuşak bir sesle sonucu bildirdi:
- Gidebilirsiniz, müminlerin emîri zırhın kendisine ait olduğunu ispat edememiştir.
Adam sevinçle huzurdan çıktı, ancak kapının önünde durup kaldı. Adeta ilerlemesine mani olan bir şey var gibiydi. Sonra geri döndü ve zırhı Hz. Ali’ye uzatarak ekledi:
- Beni affediniz!.. Bu hükümler ancak bir peygamberin getirdiği İlahî nizamın hükümleridir. Buyurunuz, bu zırh gerçekten sizindir. Siz de ey kadı efendi, bana İslam dinini telkin ediniz. Çünkü adalete dayanan bir din batıl olamaz. Doğru olan dinin bu olduğunu anladım.
Adam kadı efendinin delaleti ve Hz. Ali’nin şehadetiyle Müslüman oldu. Bu sefer Hz. Ali dedi ki:
- Efendi, hakikat nurunu hemen gören birisin sen. Bu zırhı sana bağışladım ve bundan başka bir de at hediye ettim, mübarek olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder