Perşembe, Ocak 26, 2006

Timur ile Yıldırım

Timur, Cengiz Han soyundan Barlas boyunun reisi Turgay Bey’in oğlu idi. Yıldırım ise Oğuz’un Kayı boyundan Hükümdar Murad Hüdavendigar’ın oğlu. Timur, gençliğinden itibaren askerliğe meylederek hanlığı bileğinin hakkı ile kazanmıştı; Yıldırım, Kosova’da babasının na’şı başında hükümdar oldu. Timur, Çağatay hanı Kazgan Han’ın ordusunda yüzbaşı iken bacağından yaralanmış ve topal kalmıştı; hasımları ona “Timur-ı Leng (Aksak Timur, topal Timur)” derdi. Yıldırım’ın ise sol gözünde doğuştan bir leke vardı. Az gören bu gözünden dolayı hasımları ona “Kör Bayazıt” derdi. Timur babasının şu sözünü hiç unutmadı: “Oğul, dünya denen şey yılan ve akrep dolu bir tastan daha iyi değildir; ama yine de ecdanının kahramanlıklarını tevarüs edecek içimizde bir sen kaldın!” Yıldırım ise babasının af için “Ben ettim onu ki bana yaraşır / Sen eyle onu ki Sana yaraşır” dediğini aklından çıkarmazdı. Timur, Belh şehrinde ak keçe üzerine oturtulup altın taç giyerek hükümdar ilan edildiğinde “Artık dünyaya hükmedebiliriz!” demişti. Yıldırım ise Kosova sahrasında babasının yerine hükümdar seçildiğinde en belirgin düşmanları olan Haçlılar, “Gök yıkılsa onu mızraklarımızla tutarız!” diyorlardı. Timur, Doğu’da, Yıldırım Batı’da zaferden zafere koştu. Bu arada Yıldırım, Timur ile yolları çatışan Türkmen Kara Yusuf ve Celayirli Ahmet’i himaye etmeye başladı. Timur, o güne kadar Hıristiyan dünya ile ceng etmesini takdirle karşıladığı Yıldırım’ı birdenbire hedef edindi. Yıldırım da Anadolu’ya dönüp Timur’a karşı ittifaklara başladı. Timur, Altınordu Hanlığı’nı ortadan kaldırarak Rusya’ya sahip olmuş ve dünya dengesini bozmuştu. Yıldırım ise Niğbolu’da Avrupa’nın en ünlü prenslerini dize getirip bu dengeyi sağlamıştı. Şimdi iki testi birbirine çarpmaya hazırlanıyordu. Timur, “Gökyüzünde nasıl bir tek Tanrı varsa yeryüzünde de bir tek hükümdar olmalı!”; Yıldırım, “Şu dünya iki sultana küçük, bir sultana büyük!” diyordu. Çatışma giderek büyümüş, Timur, Yıldırım’la beraber Kadı Burhaneddin, Memluk sultanı Berkuk ve Altınordu hanı Toktamış’ı da karşısına almıştı. Sonunda olan oldu ve Timur, bu savaştan da galip çıktı. Sonra bilinen şeyler işte... Anadolu’yu bir harabeye çevirdi. Osmanlı ülkesinin birlik ve beraberliği parçalandı. Timur için zafer olan şey Türklük için çok büyük bir kayıp oldu.
Ordusu dağılan Yıldırım, esir edilince Timur’un huzuruna getirildi. Yaralı bir arslan gibi başına geleceği bekliyordu. Timur onu görünce gülmeye başlamış, bu gülüş Yıldırım’ı çileden çıkarmıştı.
-Bre zalim, dedi, Allah’ın bedbaht ettiği ile istihza etmek ne fenadır.
Timur bir müddet daha gülmeye devam etti. Nefesler kesilmiş, kulaklar çınlayan kahkahalara kilitlenmişti. İşte o sırada gülmeyi kesip o ünlü sözünü söyledi:
-Sana değil, Tanrı’nın bu dünyayı senin gibi bir kör ile benim gibi bir topala bıraktığına gülüyorum!..
Daha sonra Bayezid’in vefatını haber alan Timur,
- Yazık, diyecekti, cihan bir kahraman yitirdi.

İskender Pala

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder