Cumartesi, Ocak 14, 2006

Kahveye Saygı

Şunu peşin peşin söyleyelim ki benim ‘kahve’den anladığım, adı üstünde halis muhlis ‘Türk kahvesi’dir. Elbette nescafe’nin, espresso’nun, cappucino’nun adını ve tadını biliriz. New York’un Starbucks’larında oturup Frenk lezzetlerini tatmışlığımız vardır. Ama bunların hiçbiri, hakiki Türk kahvesinin yerini tutamaz. Ne kokusu ne tadı ne edası ne lezzeti... Kahve dediğin, bizimki gibi küçük fincanlarda içilir ki, bu, o lezzetin ulaşılmazlığına, faniliğine işarettir. Sınırlı ve az bir lezzeti, değerini bilerek, kıymetini takdir ederek, sınırlı bir zamanda çoğaltmak ve ebedileştirmek anlamına gelir. Öyle Amerikalılarınki gibi bir litrelik kağıt bardaklarda cork cork, meyve suyu gibi içilene kahve mi derim ben! Uzun sözün kestirmesi, kahve alelade bir içecek değildir. Ona saygısı olan, ritüeline de uymalı, uymayan içmemelidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder