Salı, Aralık 05, 2006

Hatalı BMW'yi değiştirmenin adı 'jest' oldu

Hüseyin Atma'nın BMW 3.16'sıyla yaşadıkları otomobillerin hayatımıza konfor getirmek kadar keyif kaçırma potansiyellerinin de olduğunu gösteriyor. Atma'nın geçtiğimiz nisan ayında aldığı 4 kez yolda kalan araç, 6 aylık zamanın 2 aydan daha fazla bir kısmını serviste geçirdi.
Yani, kanuni olarak bu otomobilin ilgili firma tarafından sıfırıyla değiştirilmesi gerekiyor; ama BMW temsilcisi Borusan Otomotiv, işadamı Atma'nın yeni araç talebine olumlu cevap vermiyor. İstanbullu işadamının avukatı kanalıyla sürdürdüğü mücadelede BMW'nin Almanya merkeziyle yapılan olumlu görüşmeler de sonucu müşteri açısından olumlu kılmıyor. Borusan Otomotiv'in kanuni olarak yapması gerekeni yapmadığını belirten Hüseyin Atma, "Bana aracın arızasının yakıttan kaynaklandığını belirtip yeni bir 3.16 verdiklerinde yine aynı arızayla karşılaşacağımı, bu yüzden bana bir üst motora sahip 3.18 verebileceklerini söylediler. Tabii aracımı ikinci el olarak geri alacakları için 10 bin Euro fark ödemem gerekiyormuş. Şirket bunun da benim için yapılan bir jest olduğunu dile getiriyor. İşte bu noktada ben kendimi ciddi olarak kandırılıyor hissediyorum. Madem 3.16'ların motoru Türkiye'de satılan benzinlerle uyumlu çalışmıyor (ki buna inanmıyorum) neden ithal edilip pazara sunuluyor ki?" diye soruyor.
Atma'nın yeni BMW'siyle yaşadıkları yola çıktıktan bir hafta sonra başlıyor. Daha otomobille tam tanışamadan motorundan sesler ve titreşimler geldiğini belirten Atma yaşadığı süreci şöyle anlatıyor: "Borusan Otomotiv'i arayıp durumu izah ettim. Bir hafta sonrasına randevu verdiler. 2 günde aracımı geri aldım, sorun olmadığını bu seslerin BMW motorlarının karakteristik özelliği olduğunu söylediler. Şaşırmıştım. 2 ay sonra aracımla bu kez yolda kaldım. Bir haftalık tamir sürecinden kısa bir süre sonra tatil için çıktığım uzun yolda aracım beni yine yarı yolda bıraktı. Sorun kablo demetindeydi, bir gün serviste kalan araçla tekrar yola koyulduk. Artık aynı sorunla karşılaşmayacağım söylendi; ama tatil dönüşü İstanbul'da aynı arızayla karşı karşıya kaldım. Bu kez serviste 15 gün kalan BMW 3.16'ımın bütün iletişim kabloları değiştirildi. Yine 'bir daha olmayacak' sözleriyle yola çıktım. Ekim ayı başında annemin hastaneye kaldırılması sırasında aracım yeniden yolda kaldı. Aracımı servise götürdüler, yaklaşık 15 gün sonra sorunun çözüldüğünü söylediler. Ama artık bu bardağı taşıran son damla oldu. Düşünsenize ayda bir servise gidip en az bir hafta araçsız kalmaya alışmaya başlamıştım! Önce Borusan İstinye genel müdürü üzgün olduğunu belirtip aracımı ikinci el kapsamında geri alabileceklerini ve 9 bin Euro fark ödeyerek yenisini alabileceğimi söyledi. Bu beni şaşırttı. Müzmin arızalı bir araç bir başkasına mı satılacaktı? Ben kabul etmedim. Şikayetimi Almanya BMW'ye ilettim. Onlardan özür dileyen ve sorunu Borusan Otomotiv'in çözmesi için gerekenin yapıldığını belirten bir cevap geldi. Borusan Otomotiv'den kanuni olarak hakkım olan aracın bedelini talep ettiğimde bana yine aracımı ikinci el olarak geri alıp yeni bir araç satma teklifinde bulundular. 10 bin Euro daha ödeyerek 3.18'ye sahip olabilecektim. Oysa ben artık bir BMW'ye binmek istemiyorum. Üstelik aracımın ikinci el olarak alınması da hukuki değil."
Yüksek teknolojiyle de olsa en nihayetinde insan eliyle üretilen otomobillerde bu tür üretim hataları zaman zaman yaşanabiliyor. Markalar bu konudaki itibarlarını korumak adına bazen 100 binlerce aracı servislere geri çağırıp iyileştirmeler yapıyor. Bu iyileştirmenin bedeli on milyonlarca doları bulsa bile Batı ülkelerindeki tüketici kanunlarının uygulamadaki ciddiyeti, 100 yılda kazanılan marka imajını zedelemekten kaçınması, firmaları bu tür gelişmelere zorluyor. Zaten birçok marka bugün ürettiği araçta arıza olduğunun bilinmesinden kaçınmak yerine buna sahip çıkarak müşterisinin yanında durma ihtiyacı hissediyor. Tüketici Kanunu, bir otomobilin aynı arızayı bir yılda 4 kez tekrarlaması veya aracın bir yıl içinde 30 işgününden daha fazla bir süre serviste kalması durumunda müşteriye yenisinin ya da ücretinin ödenmesini şart koşuyor. Bu tüketicilerin otomobiller konusunda mağdur olmamasını amaçlıyor. Ancak firmaların bu sorumluluğu bir 'jest' gibi göstermesi ya da müşteriyi farklı 'satış' yöntemlerine kanalize etmesi ne derece doğru bu da ayrı bir konu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder