Türkiye, bana sorarsanız, sara hastalığına yakalanmış birine benziyor.
Güzel bir günde, güneşli bir sahilde güzel güzel dolaşırken birden titremeye başlıyor, ağzı köpürüyor, katılıp kalıyor.
Sonra yavaşça kendine geliyor.
Hafif bir baş dönmesiyle yoluna devam ediyor.
Ne yaşadıklarını hatırlıyor, ne nedenini biliyor.
Bir dahaki krize kadar hayatını normal bir şekilde sürdürüyor.
Şu Türkiye’ye bakın...
Avrupa Birliği ile müzakerelere başlamış, yasalarının çoğunu düzeltmiş, enflasyonunu düşürmüş, faizlerini indirmiş, büyüme hızını yüzde yediye çıkarmış, parasından altı sıfırı atmayı sorunsuz başarmış, büyük bir imparatorluğun manevi mirasına sahip yetmiş milyonluk büyük bir toplum.
Yolunda güzel güzel yürüyor.
Ve birden krizi tutuyor.
Kendi ordumuzun askerleri kendi ülkemizi bombalarken suçüstü yakalanıyor, olayları soruşturan savcıya hükümet de dahil kimse sahip çıkmıyor...
Hükümet, Merkez Bankası’nın başına “kendinden” birini atamak için tutturuyor, beceremiyor, Şemdinli olayındaki yetersizliğine bir de Merkez Bankası’nın başarısını ekliyor.
Bir anda, bir “iktidar boşluğu” çıkıyor ortaya.
Kriz yaratılmasını isteyenlerin iştahı kabarıyor.
Güneydoğu’nun sokakları karışıyor.
Çatışmalar çoğalıyor.
Büyük şehirlerin mahallerine yansıyor.
Toplum kasılıp kalıyor.
Bir umutsuzluk yayılıyor kalabalıklara.
Bir başdönmesi, bir halsizlik, bir yorgunluk...
Peki biz bu krizi yaşamak zorunda mıydık?
Bünyemizdeki birçok hastalığa rağmen bence biz bu krizi yaşamadan atlatabilirdik.
Siyasi iktidarları eleştirmek Türkiye’de yazı yazmanın en kolay yollarından biridir, söylenilmesi zor gerçek sorunları dile getirmek yerine sivil iktidarı eleştirirsin olur biter, bunu biliyorum.
Ama bu kez biz bu krizi gerçekten de sivil iktidarın yetersizliğinden dolayı yaşıyoruz.
AKP’li yöneticilerin korkusu kendilerinin de ülkenin de başını derde sokuyor.
Bir tüfekle ateş etmek istersen, onu sağlam bir şekilde tutar, kabzasını da omzuna sıkıca dayayıp, nişan aldıktan sonra ateş edersin.
Ama elindeki tüfekten korkarsan, sıkı tutmazsan, omzuna sağlam dayamazsan, hem ateş ettiğinde ıska geçersin hem de geri tepen tüfek omzunu kırar.
AKP elindeki iktidardan korkuyor.
Siyasi bir iktidar olmanın birçok tatmini, getirisi var ama riski ve tehlikesi de var.
Korkuyorsan hiç bu işlere bulaşmayacaksın.
İktidar oluyorsan da gerçekten olacaksın.
Şemdinli’de bomba patlayınca suçluyu bulacaksın, yargılayacaksın.
Merkez Bankası’nın başına adam atarken kendi “cemaatının” tepkisinden korkarak değil bütün toplumun saygısını kazanarak adam atayacaksın.
Elindeki tüfekten korkarsan işte böyle omzunu kırarsın.
Hem saygıdeğerliğini, güvenilirliğini kaybedersin hem de ülkede “iktidar boşluğu var” diye düşünenleri azdırırsın.
İçişlerine sahip olamadığın için bütün ülke asayişsiz bir görüntüye bürünür.
Birbirine ölesiye düşman gözüken güçler bir anda elele verip, “faili meçhul bombalarla”, nedeni bile anlaşılamayan gösterilerle ortalığı cehenneme çevirir.
Sen de hiçbir şey yapamadan bakarsın.
Benim görebildiğim kadarıyla iktidar tam bir “korku krizine” tutulmuş vaziyette.
Korkudan elleri ayakları tutmaz oldu.
Mümkün olabilse, insan onları şöyle iki omuzlarından tutup sarsalamak, “korkma çocuğum,” demek istiyor, “korktuğun ne varsa başına korktuğun için gelecek. Cesur olursan kurtulursun.”
Ama öyle bir korktular ki bir daha cesaretlerini toplayabilirler mi, doğrusu çok emin değilim.
Kriz kendiliğinden geçsin, bünye bunu kendi kendine atlatsın diye bekleyeceğiz artık.
Yeniden iyileşmeyi ümit edeceğiz.
Ahmet Altan
markalar
- ALFA ROMEO
- AUDI
- BENTLEY
- BMW
- BUGATTI
- CHERY
- CHEVROLET
- CHRYSLER
- CITROEN
- DACIA
- DAIHATSU
- DODGE
- ETOX
- FERRARI
- FIAT
- FORD
- GAZ
- GEELY
- HGS
- HONDA
- HYUNDAI
- JAGUAR
- JEEP
- KARSAN
- KIA
- LAMBORGHINI
- LANCIA
- LAND ROVER
- LOTUS
- MASERATI
- MAZDA
- MERCEDES
- NISSAN
- OPEL
- OSCAR
- PEUGEOT
- PORSCHE
- PROTON
- RENAULT
- SAAB
- SAMAND
- SEAT
- SKODA
- SUBARU
- SUZUKI
- TATA
- TOYOTA
- VIPER
- VOLKSWAGEN
- VOLVO
Son Yorumlar
Anadolu Ajansı Güncel Haberler
Salı, Nisan 04, 2006
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
En çok Okunanlar
-
Alman otomotiv devi Volkswagen, Türkiye’de fabrika kurmayı düşündüğünü açıkladı. Türk-Alman Sanayi ve Ticaret Odası’nın (TATSO) Berlin’de ya...
-
Nissan, Micra alan herkesin ayaklarını yerden kesecek bir kampanya düzenledi. Micra alacak herkese tek taş yüzük hediye ediliyor. Nissan, ta...
-
Barkoduna bakarak ürünün ne malı olduğunu anlayabilirsiniz 00-13 Amerika Birleşik Devletleri-Kanada 400-440 Almanya 45-49 Japonya 50 İngilt...
-
Ekonomist dergisinden Kayhan Öztürk, bu haftaki Finans Koridoru adlı köşesinde ilginç bir anektod aktardı: "Worldcard'ın 15'nci...
-
Türkiye'nin dörtte biri kendine yetiyor. 2006 yılında 18 ilin bütçesi fazla verirken, 1 ilde de yapılan harcamalara eşit tutarda gelir e...
-
Pazara sunulduğu 2006 yılından bu yana 1200 adetten daha fazla satılma başarısı yakalayan Q7 ailesinin V12 TDI versiyonu aynı zamanda ...
-
VW Polo'dan Passat'a kadar tüm 2008 model otomobilleri için yüzde 6.3'e varan peşin alım indirimi, takas desteği, 60 aya kadar ...
-
Uluslararası Otomotiv Sektörü Raporu (2006), Türkiye’nin 991 bin 621 adetlik binek ve hafif ticari araç üretimiyle dünyada 18’inci sıradan 1...
-
Macaristan'da, deposu sadece 2 dolara dolan, elektrikli otomobilin tanıtımı yapıldı. Elektrikli otomobillerin distribütörü Comtex Gr...
-
Bazı markalar bazı alanlarda uzmanlaşmıştır. Örneğin Jeep markası denince akla hep arazi araçları gelir. Japon üretici Daihatsu da minik o...
Geçmiş Yazılar
-
▼
2006
(234)
-
▼
Nisan
(16)
- Az yakıtla, çok yol nasıl yapılır?
- OBEZİTE HESAPLAMASI
- Bursa'dan dünyaya amörtisör
- Otomotiv devlerinin parça ihtiyacı Bursa'dan
- Acı Ama Gerçek
- Digital Değişim Devam Ediyor
- Ünlüler, Efendimizi nasıl anlattı?
- Takımların Simgeleri
- Hacker'ler misyoner siteleri çökertti
- Doğalgaz sevinci
- Hangi otomobil markası kaç sattı?
- İyi ücret veren şirketler hangileri?
- Biz hepimiz biriz
- Korkuyor bunlar....
- Sağduyu düşmanlığı
- TATLI CEZA
-
▼
Nisan
(16)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder