Cuma, Eylül 08, 2006

Yeni neslin IQ'su yüksek

Son günlerde indigo çocuklar kavramı ile çok sık karşılaşır olduk. Her çağda, nesiller arasında farklılıklar olması gayet doğaldı, ancak geçtiğimiz on yıl içerisinde dünyadaki büyük değişim sonucunda bu fark daha da belirginleşti.
Geçmişte, çocuklar dünyaya anne ve babalarının penceresinden bakar, çevrelerini ona göre yorumlarlardı. Doğrulara ve yanlışlara büyükler karar verirdi. Çocuklara itaat etmekten başka seçim bırakılmazdı. Oysa, günümüzde 5-6 yaşındaki çocuklar bile kendi odalarındaki internet aracılığı ile diledikleri siteye, diledikleri içeriğe kendi başlarına kolayca erişebiliyor. Bunun sonucunda, beyinleri ve algılama sistemleri daha farklı çalışıyor.
Cep telefonu ve internet aracılığı ile dijital her türlü malzemenin transferi giderek kolaylaştığı için, gençler yazı, resim, film ve müzik dosyalarını kolaylıkla paylaşabiliyor. Bilgileri kafalarda saklamaya gerek kalmıyor. Bunun sonucunda ezberlemeye dayalı eğitim sistemi de dönüşmeye başlıyor. Artık nehirlerin, başkentlerin, dağların isimlerini hafızaya kaydetmek gerekmiyor. Google çağında, bilgiyi depolamak değil yorumlayabilmek önem kazanıyor. Modern eğitim, dünyayı anlayabilmek için "neŞ" sorusu yerine "nasılŞ" sorusunu sormayı tercih ediyor.
Mouse ile doğanlar
Ünlü marka danışmanı Martin Lindstrom'un "ellerinde bilgisayar mouse ile doğan ve dünyaya bilgisayar ekranından bakan çocuklar" şeklinde tanımladığı bu yeni nesil, geçmişe göre IQ testlerinde de daha yüksek sonuçlar alıyor.
FT Weekend'de yayınlanan bir incelemeye göre, son yıllarda zeka testlerinin skorlarında önemli bir artış söz konusu. 1980'lerde dünyanın her yerinde IQ sonuçlarının her on yılda yaklaşık 3 puan arttığını ortaya koyan James Flynn, bu artışı üç unsura bağlıyor. Yeni Zelanda'daki University of Otago'nun profesörlerinden James Flynn, testlerdeki gelişmeyi öncelikle insanların dünyaya daha bilimsel bir gözle bakmasına bağlıyor. İkinci nedeni, ailelerin küçülmesi ve bunun sonucunda ebeveynlerin çocuklarla daha fazla zaman geçirmesi olarak tanımlıyor. Üçüncü unsurun ise beyini çalışmaya zorlayan eğlence araçları, özellikle bilgisayar oyunları, olduğunu öne sürüyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder